21 Nisan 2009 Salı

Uzun Dönem İlişkinin Esasları 2



Yıllara meydan okuyan çiftleri tanımak, hergün yenileriyle tanışmak bana ümit veriyor. 10 sene üstünde birliktelikler cidden bu ülke için büyük kazanç. eşcinselliğin önünde rol model olarak cesaret veriyorlar.
ilk olarak bir doktor çifti duymuştum. işyerleri aynı olması onların aşklarını kesmemişti. ardından başka çiftlerle de tanışma fırsatım oldu. geçen sene de 49 yıllarını geride bırakmış bir çiftle tanıştık. birbirlerine ilgilerini hissetmek ve aşklarını ağızlarından duymak çok zevkli oluyor. Türkiye görmediği yada görmek istemediği kocaman bir eşcinsel hayatın ve aşkın en güzel meyvelerinden yararlanmıyor. müzikden resme, edebiyattan sosyolojiye kadar her bilmin dikkatini çekecek bir kavram öylece yaşanıp tarih oluyor. bizi bu kadar arabesk ve vurdumduymaz yapan nedir inceleyesim var...
bugün tanıdığım genç yaşlı pek çok çiftin özellikle bunu ülkemizde başarması harika bir olay. lakin hepsi gizliler. kalın örtüler altında, yalanlara ve gizeme sarılı aşk masalları, yalnızca bugünlerde görünür olmak isteyen eşcinsellerin dikkatini çekiyor. onların başarı sırları sadece eşcinsellerin değil tüm insanların birliktelikleri için önemli:
en önemli nokta tolerans. eşinin yanında sonsuz bir toleransla varolabilmek ilk sır...
ikincisi ise dışarıdaki hayatın problemlerini ilişkinin içine sokmamak.
bugün taleplerini hala birbirlerine "bey" diye saygıyla ifade ettiklerini de eklemeliyim.
yukarıdaki 2003 tarihli fotoğrafta Elmer Lokkins, (solda 84) ve Gustavo Archilla (88) 58 yıllık birlikteliklerini kanadada evlilikle taçlandırmış bir çift. hayat arkadaşlığı manasını çözmüş bizdeki eşcinsel çiftlerin de aynı tacı dünyada en yakın zamanda giymelerini dilerim. ahirette taç giymek bahsi ise tarafların birbirine islamı da teşvik etmesi, yanıltan dünya ışıklarına karşı sürekli birbirlerinin defterlerine hasenat yazma gayretleri ile aşabilmelerine bağlı...

5 yorum:

  1. Eflatun,
    http://www.stargazete.com/guncel/diyanet-escinselligi-tartisacak-haber-183137.htm

    Diyanet İşleri Başkanlığı, 4. Din Şurası'nda, eşcinselliğin hastalık mı yoksa tercih konusu mu olduğunu tartışacak...

    Ekim ayında, çeşitli kurumlardan temsilcilerin katılacağı şurada, "Cinsel kimlik bilinci" başlığı altında erkek ve kadınlar dışında eşcinsellik de ele alınacak. Özellikle; "eşcinselliğin hastalık mı, tercih mi olduğu" konusu masaya yatırılacak.

    Hazırlanan taslak programa göre: "Cinsellik ve Toplumsal Hayat" konulu sunum içerisinde, toplumsal değerler ve müstehcenlik, taciz, tecavüz, cinsel istismar ve cinsel kimlik bilincine ilişkin değerlendirmeler yapılacak. Cinsel kimlik bilinci kapsamında homoseksüellik, travestiler ve eşcinsellik konuları da ele alınacak.

    Cinsel tercih farklılıklarının hastalık ya da tercih konusu olup olmadığı , hem dini hem de bilimsel açıdan masaya yatırılacak.

    _______________________________________

    Sanırım, fıtri yada doğuştan olduğunu yine konuşmayacaklar.

    YanıtlaSil
  2. başlık ve diyanetin işlevi tam olmamış sanki...

    1 yıldır istişare alt kurulları ve araştırmacılarla zaten bu konuyu analiz etmişti. kurum, şimdi bu şura ile biraraya getiriyor. maksat hüküm çıkarmak değil eldeki varolanı ortaya dökmek. bu arada bunu toplumla paylaşarak ilgi duyan insanların da bilgilenmesini sağlamak.

    yalnız ince bir noktayı kaçırmadığını umuyorum. akademisyen çalışmalarda yurdumda genelde kaçırılan bir nokta var. uzmanların inceleme alanları halktır, hükmü üst meclis ve toplantılarda tartışır ve pişirirler. lakin bazen yukarıda geçen bir bahsi halka bildirmek gibi tuhaf bir tavır da alabiliyorlar. yada bazen gereksiz çıkışlar yapan halktan kişiler böyle toplantılarda uzmanları bu role sürüklüyor. o zamanda sanki işin net hükmü verilmiş gibi cahillerin elinde silah olabilecek ifadeler etrafa saçılıyor. maalesef buna aracı olan medya'nın bunu analiz edip doğru yaklaşacak uzuvları yok. o yüzden ne dese batıyor. oysa bu değerleri analiz edip aktarabilmek ayrı birşey inanıp uygulamak ayrı bir şey... medyadan hacı olmaları istenmiyor. sadece doğru ifade tarzı isteniyor. inşallah bu da olur...

    gündemde eşcinselliğin olması güzel bir olay, özellikle doğru anlatılabilirse çok verimli olur. biz burada hep kendimiz gibi düşünüyoruz ama eşcinselliği din ile birlikte rahatça ifade edebilmek demek, son yüzyıldır zorlayarak evlendirilmiş ve katmanlar altında eşcinselliğini sürdüren koca bir nüfusa hitap etmek demek. bu hassas konunun uzmanlarca güzelce ifade edilmesini diliyorum...

    YanıtlaSil
  3. Nacizâne tavsiyem,
    sizin gibi hâlis dindar eşcinsellerin, ya bir bildiriyle, yada bizzat bu toplantıya iştirak etmeniz, meselenin birebir içinde yaşayanlar olmanız bakımından yol gösterici olabilir.
    Kendinizi bir şekilde anlatmazsanız, kamuoyunun büyük çoğunluğunun zihninde, Beyoğlu^nda bıçaklanarak öldürülen transseksüeller olarak kalacaksınız.
    Siz bu bloğu yazmasanız, ben risâle-i nur talebesi ve dindar bir gay olabileceğini hayal bile edemezdim.

    YanıtlaSil
  4. Düyanet, eşcinselliğin hastalık mı tercih mi olduğunu tartışamaz, bunu tıp dünyası tartışır. Diynaet hastalık yahut tercih durumlarında İslamın yaklaşımının ne olacağı konusunda beyanatta bulunur.
    Dünya sağlık örgütü, eşcinselliğin hastalık olmadığını kabul etmiştir. Bu nedenle tedavisi yoktur.
    Tıp dünyası buna hükmetmiş olabilir fakat bugü freud'un teorileri çok geçerli görülmüyor. Bunu yine bilim belirleyecektir.

    YanıtlaSil
  5. Bu blogla bugün tanıştım (daha önce nasıl farkedememişim, anlamadım), henüz bütün yazıları inceleme fırsatım olmadı, ancak çok önemli bir iş yaptığınızı düşünüyorum. Ne yazık ki eşcinselliği İslami perspektiften tartışan kaynak sayısı çok az. Lut kavmi öne sürülüp pek de iç açıcı şeyler söylenmiyor. Peki hem müslüman hem de gay olan o kadar insan ne yapacak? Helal daire keyfe kafidir, öyle değil mi? Ben şahsen o daireyi bulmakta bir parça zorlanıyorum. Yine afakanların bastığı bir akşam neden ben birşeyler yapmıyorum diye kendime sordum ve bu konuyla ilgili bir blog açayım dedim, ama önce Türkiye'den böyle bir blog var mı diye bakmak istedim ve bu blogla karşılaştım. Kimbilir, belki ileride ben de bir şeyler yazarım. Ama önce sindirmem lazım, çok şeyi sindirmem lazım...

    YanıtlaSil