Cevap: baştan buraya kadar bir vasıf ve ünvan olarak eşcinsel kimlik sahibi olmak kişinin manevi karakterine olumlu yada olumsuz bir etkisi olmadığı ortaya çıktı. fiil olarak bakıldığında ise çok geniş bir yelpazede fiillerle karşılaşıyoruz. bu fiiller kişilerin özel sınavlarına da dokunuyor. neredeyse her kişinin durumunu ayrı değerlendirmek gerekiyor. herkes bir olmadığına göre sol kefedeki mes'uliyetlerimizi tevbe konusuna bırakıp sağ kefemize ağır gelecek ameller üzerine yoğunlaşmak gerekiyor.
imanın fiile çıkmış en temel davranışı ibadettir. bir insanın dünya muhasebesi yapılsa, en temel soru ibadettir. mizan terazisinde en ağır fiil şüphesiz ibadettir. ne gariptir, eşcinsel olduğumuz için endişe duyulan fiil ibadettir. o denli dışlanmış ve itilmiş olduğumuz öğretilir ki, adeta el açan bir eşcinsele sema açılıp "defol" diye gürleyecekmiş gibi gelir. bu yanlış endişeyi sorgulamak gerektiği halde, dua ile sığınıldığında nasıl da istifade edildiği görülerek bu korku yanlışlanacağı yerde, kolay olana kaçılır. Allaha sitem edilir. bu da ümidi kırık bir şekilde ibadetten ve ibadethanelerden uzak kalmayı netice verir.
oysa, "la şerike lehü" islamın temel prensibidir. manası ise:
"Yani, nasıl ki ulûhiyetinde ve saltanatında şeriki yoktur; Allah bir olur, müteaddit olamaz. Öyle de, rububiyetinde ve icraatında ve icâdâtında dahi şeriki yoktur.
Bazan olur ki, sultan bir olur, saltanatında şeriki olmaz; fakat icraatında, onun memurları onun şeriki sayılırlar ve onun huzuruna herkesin girmesine mâni olurlar, “Bize de müracaat et” derler. Fakat Ezel-Ebed Sultanı olan Cenâb-ı Hak, saltanatında şeriki olmadığı gibi, icraat-ı rububiyetinde dahi muinlere, şeriklere muhtaç değildir. Emir ve iradesi, havl ve kuvveti olmazsa, hiçbir şey hiçbir şeye müdahale edemez. Doğrudan doğruya herkes Ona müracaat edebilir. Şeriki ve muini olmadığından, o müracaatçı adama “Yasaktır, Onun huzuruna giremezsin” denilmez.
İşte, şu kelime ruh-u beşer için şöyle bir müjde verir ki:
İmanı elde eden ruh-u beşer, mânisiz, müdahalesiz, hâilsiz, mümanaatsız, her halinde, her arzusunda, her anda, her yerde o ezel ve ebed ve hazâin-i rahmet mâliki ve defâin-i saadet sahibi olan Cemîl-i Zülcelâl, Kadîr-i Zülkemâlin huzuruna girip hâcâtını arz edebilir. Ve rahmetini bulup kudretine istinad ederek kemâl-i ferah ve süruru kazanabilir."
kıymeti geri olmayıp, hisde hassasiyette, yetenekte hayli ileri olan bir eşcinselin ruhuna rahatı, kalbine ferahı yalnızca ibadet verebilir. eşcinsellikle ilgili bir şeyleri terketmek, kendini kandırıp eşcinsel olmayan bir hayata kanaat etmek yada sosyal hayata iyi görünmek için değil, ibadeti hayat nimetinin en büyük şükrü için uygular.
tüm varoluşu ve yaşamı içinde itham edildiği yada başardığı şeylerle beraber, yazdığı ömür kitabının ahirette en parlak sayfaları ibadet sayfalarıdır. çevresindeki hayat arkadaşı, dostları , ailesi ve sevdiklerine verebileceği en yararlı destek, bu dünyada ümidin kaynağı, öbür dünyada alnının akı, ibadeti tavsiyedir.
hayatının tüm detayları kayda giren ve ahirette milyarlar insanlar ve dostları önünde çarşaf çarşaf özeli yayınlanabilecek bir eşcinseli bu felaketten koruyacak en tesirli hamle, henüz dünyada iken dua ve ibadettir. evet bunu engellemek mümkün ve mahçubiyetten kurtulmak imkanı varken önlem almamak ve kendini layık görmeyip, kendine yakıştıramamanın akibeti pek vahimdir. eşcinsel olmadığı ve toplumda örfen gelen bir islamla ite kaka, ibadeti ve ameli hayatına karışmış bir mü'min, ahirette mükafatına doğru giderken, çok daha hisli, samimi ve başarılı olabilecek eşcinselin ümitsiz bir şekilde ibadetten uzak kalması ve akibette zarara uğraması üzüntü vericidir.
dünya yağmuru ardından doğan ahiretin o güzel gökkuşağında, pırıl pırıl parlayan gökyüzüne tüm eşcinsellerin tebessüm edebilmesi mümkündür...