28 Haziran 2008 Cumartesi

Dolaptan çıkış sıkıntıları


Uzun bir yol bu caddenin sağında solunda ışıklar, sonunu görmek mümkün değil, ayaklarım götürebileceği yere kadar götürmek istiyor bedenimi. Ama nereye ne için götürecek? Kaçtığım bu yalnızlık gittiğim yerde de peşimden gelmeyecek mi? Ordada tüm ruhumda hüküm sürmeyecek mi? İşte bir erkek yaklaşıyor uzaktan, kim bilir belki o da benim gibidir ya da her şeyin üzerine gelip boğulduğunu hisseden kendini dışarı atmış bir adam... Baba, kardeş, arkadaş olmalıydı tüm erkekler hayatımda, hislerim ve duygularımın önemi yoktu. Bir kız bulup onunla yaşamalı hatta evlenmeliyim, tüm hayatımı suçsuz yere bir mahkum gibi geçirmeliyim. Off Allahım suçum neydi benim, niye böyle farklı hislerim? Ansızın bir sokak arasında yürürken gözgöze geldiğim erkeğe neden bu sevgim. Niye erkeklere eş olsun diye yarattım dediğin kızları sevemeyişim. Hangi günahın bedeli bu? Hangi suçun? Her oyun kuralına göre mi oynanmalı? Peki bu oyun nasıl sürer nasıl ilerler? Bedenine ve ruhuna aykırı bir kızı koynuna almak hem kendine hem ona işkence değil mi? Sevemeyip seviyorum demek sahtekarlık değil mi? İşten eve evden işe gidip gelen mutsuz bir yürek, kime neye yarar sağlayabilir? Kime gülebilir, eş olsun diye yarattım dediğin kızları sevemeyişim. Hangi günahın bedeli bu? Hangi suçun? Her oyun kuralına göre mi oynanmalı? Peki bu oyun nasıl sürer nasıl ilerler? Bedenine ve ruhuna aykırı bir kızı koynuna almak hem kendine hem ona işkence değil mi? Sevemeyip seviyorum demek sahtekarlık değil mi? İşten eve evden işe gidip gelen mutsuz bir yürek, kime neye yarar sağlayabilir? Kime gülebilir, kime el uzatabilir? Taa en baştan kurulmuş bir oyun ve kuralları. Yapın kullarım diyorsun, yapıyorum. Yapma dediğin bu eşcinselliğimi nasıl durdurabilirim. Bedenimi kilitledim, öyle ki elini dahi sıkamaz oldum bir erkeğin, ya yine o duygularım depreşirse duyguları mı umursayan peygamber yok mu? Bir kitap yok mu böyle mutlu ol diyecek? Eğer belirli bu kuralları eksizsiz yerine getirirsem, mutlu olamama, acı çekmeme rağmen ürkek bir ceylan olup bir aslan gibi kükrersem vaat ettiğin o cennete girer miyim? Verir misin Allahım bana bunun garantisini? Kafam allak bullak ne senin gösterdiğin yol beni mutlu edecek, ne de kurallarına aykırı davranırsam vicdanım rahat edecek. Biliyorum yol gösteren olmayacak hayat benim ve kararları kendim verip ilerleyeceğim... Tozlu kaldırım taşları, boş panolar, afişlerle dolu elektrik direkleri ve hafif bir uğultuyla esen rüzgar, gözyaşlarıma her gün tek şahitlik edenlerim. Acım öyle büyük ki sığdıramıyorum hiçbir yere, her günüm bir önceki günden daha beter geçiyor. Zamanla katılaşır sandığım yüreğim git gide daha çok acıyor. Duyarsızlaşıyorum herkese, her şeye karşı. Senin o zorlu kuralların yetmezmiş gibi birde üvey evlat muamelesi görüyorum dünyada. Saklasam da cinsel kimliğimi gözlerim, ellerim ele veriyor beni, sapık deniyor, ahlaksız deniyor her sözleri yüzüme tükürük, kalbime bir ok gibi saplanıyor. Elimle başını okşayamıyorum bir çocuğun o bile kaşlarını çatıyor, kaçıp uzaklaşıyor benden. Sen o tarafta çekeceksin de beni infaza, kulların çoktan beni almış ortasına. Bir vatan haini, tecavüz eden bir sapık ve daha tonla suçun prangalısıyım ben. Özgürlügüm bu tarafta olmaz biliyorum ama umarım melekler alır beni yanına. Karar versem eğer senin yolunda ilerlemeye, yemin etsem sana tövbe bir daha olmaz söz diye. Hadi mutluluktan da vazgeçtim huzurlu olur muyum. Bu yollarda yürümekten bıkıp durur muyum. Seviyorum Allahım seni ama senden korkup yaklaşamıyorum kalbimi hızla çarptıran bir kula. Aşk denilen şey bana bu dünyada yasak meyve. Dostluk içimi acıtan hayallerimdeki bir rüya. Ailem zaten hiçbir zaman olmadı ki yanımda, yine sana dönüyorum yakarışım sana, duam sana, acılarım, şikayet edişim sana. Yaşım geldi de geçiyor Allahım ben hala bir çözüm yolu bulamadım. Bazen düşünmeseydim diyorum acaba daha mı vurdumduymaz olsaydım, daha katı daha gaddar mı olmalıydım. Kader denilen şey zaten muamma geçmişim hayırsız, bugünüm yararsız, yarınım ne olur kim bilir. Kimilerine göre biz günahsız suçsuzuz senin çizdiğin resmin figürleriyiz, kimilerine göre sadece yolcu olan biz belliyiz yolumuzu kendimiz çizeriz. Ben de o yolunu kendi çizenlerdenim. Anladım artık mutluluk ve huzur yok bana bu dünyada. Dayan kulum deyişin yeter bana, ama senden de bir ses bir işaret yok ki. Yolunu kaybetmiş bir çocuk gibiyim, hiçbir yere gidemiyorum, kaybolduğum bu yerde durup bulunmak istiyorum. Ne olur Allahım cesedim serilmeden bu yere bana bir Işık bana bir Kelam bana bir Melek gönder, kurtuluşum ol kurtarıcım ol...


yasin

30.08.1999 03:12




bu yoğun ifadeler her eşcinseli hayatının bir döneminde muhasebe girdabına alıyor. sağlıklı olduğu halde hasta gibi, derdi olmadığı halde yaslı gibi hisstmek ve hayatı boyunca bilinmez bir dert ile boğuşacakmış gibi olmak "dolaptan çıkma"dan hemen önceki en zor durumdur. sıkışmış ve ölümüne neticesiz görünen bu durumdan "kendini kabul" ile çıkılır. çıkamayan ömrünü bulduğu ile avunarak geçirir. çıkabilen ayakları yere basan kendini tanımış ve hayattan ne istediğini bilen birisi olur. bu açıdan eşcinsel kimliğinin diyetini ödeyerek kazanır. bu sıkıntılı dönemde hastanın doktora ve Allaha sitem etmesinin hastaya hiç bir yararı olmadığı gibi, eşcinselin de gerek çevreye gerek Allaha siteminin onun sıkıntısını hafifletmeye yararı yoktur. ne zaman ki, münasip vakitte doğum gerçekleşir, beden ruh uyum ile hayatı anlar, Allah şifayı aracılar ile yollar. sıkıntı gider lezzet gelir. ondan sonrasında sınav şekil değiştirir. zevk aldığı hayatı sorgulamaya başlar. yapılacak ise aynıdır. sabretmek, Allaha sitem değil sığınmak, hayatı tüm güzelliği ile onurlandırmak...

6 yorum:

  1. Eşcinsel olmayan insanların bir çoğu kendini sorgulamaz ve anlamaya dayalı iç dünyasına pek dönmez ama sanırım bir çok eşcinsel en azından ben neden böyleyim diye kendini anlamaya dayalı sorular sormuştur. Ve bu soruların devamı geldiğinde insan ya alim oluyor ya da maalesef zalim. Rabbim anlamayı nasip etsin tüm eşcinsellere...

    YanıtlaSil
  2. güzellik ! gözlerimi yaşarttın. o kadar duygulandım ki anlatamam .hafif buram buram serzeniş olsa da ne güzel dilegetirmişsin bizlerin yaşadıklarını.her şey Mevlam dan biz sabırlı olalım güzel düşünelim. Güzel gören güzel düşünür,gördüğünden lezzet alır.Mevlam neylerse eyler O eylerse güzel eyler.Verilen bu armağanı tüm celal ve cemallerini kabul edelim.Çünkü her şeyin tecellisi Aşkımız Mevlamız dır.
    Bişrev

    YanıtlaSil
  3. Sana şurada tüm benliğimle yemin edebilirim ki okurkan ağladım .. Benim ve sanırım ki bütün eşcinsellerin duygularını dile getirmişsin.Çok güzel yazmışsın.Diline , duygularına sağlık .. Umarım günn birinde rahata erişirsin ..

    YanıtlaSil
  4. destekleyen yorumlarınız için teşekkür eder, yorumlarınızın devamını dilerim...

    YanıtlaSil
  5. Zelemele

    Kendimi kabullendim desemde bazen bir tokat gibi suratıma yapıştırıyor görduklerim.Bugün bir çocugu gördum ve yanına gidipi sevdim sonra içimden BEN NEDEN MAHRUM BIRAKILDIM diye geçirdi.Blogun çok güzel farkındamısın bilmem ama cok hayat kurtarmışsındır.Allah senden razı olsun

    YanıtlaSil
  6. Kendi ergen psikolojisiyle yazdıklarımı andırıyor, ben Allah'a "Sen insan olmak ne demek bilir misin..?? diye isyan ederdim, neden eşcinselim? diye değil, nasıl eşcinsel olurum? diye öfkelenirdim..

    Etrafımdaki iki yüzlülükler, gay sitelerinde cirit atan sözüm ona straightler beni bir de utanmadan yargılayıp, susturmaya çalıştıklarında, hiddetim ve öfkem taşardı bedenimden, öyle ki patlamaya hazır bir fişek gibi dolaşırdım sokaklarda, başlarda herkes gey olduğumu anlıyor düşüncesiyle başımı eğdiğim o insanlara; sıkıysa ağzınızı açın, hele bir bakışınızı yakalıyım da, soruveriyim o zulmün hesabını dercesine tozu dumana katardım...

    Şimdi tüm bu dalgalanmalardan arınmış sakin bir hayt yaşıyorsam Rahman ve Rahim olan rabiimin sayesindedir. Ona sonsuz hamd ve senalar olsun:))

    YanıtlaSil