20 Ekim 2009 Salı

Eşcinselliğin kişilikte yeri




gençlik bir bahar gibi günden güne yeşerip boy atarken, yeni keşifler ve yeni heyecanlar için ufka yelken açıyor. neşe ile her yeni olanı inceliyor ve ona meylediyor. cinsellik de dahil tüm bilgiler ve deneyimlenebilecek her şey ilgi çekiyor. tüm eldekileri sıralamaya "büyümek" diyoruz.
iştah duyulan konu başlıkları bazen karışıyor bazen ayrışıyor. düzenlemek ve tecrübesizlikle bazen birbirine katmak hep macera anlamına geliyor. kimisi için eşcinsellik, ilan edilip macerayı çekmek için bir bayrak olurken, kimisi için en değerli ve en derinde saklanan bir hazine oluyor. ilki sadece zevkine koşarken kendine reklam olarak herşeyi kullanan bir genç olarak son derece normal görülüyor. çünkü o yaşlarda çevreden teşvik ve tebrik görmek için dini milli yada cinsel farkındalığı göstermek çok önemli görünüyor. öte yandan diğerlerinin de dayandığı bir güzel gerçeklik var ki o da kimliklerimizin değerli olduğudur. sokaktaki adama kadar gösterilemeyecek kadar değerli, çamura atılamayacak kadar kıymetli olduğudur. farklı yapan bir ışıltı elbette o kişiliğe bir değer katar. sebebi ruhun en içinden ve derininden geliyor olmasıdır. öyle bir ruh ki, ona değer veren o ruhun Allahtan geliyor olmasıdır. o zaman bu ruhun bir özelliğin dünya zevki ve hazzı için alet ve oyuncak olarak kullanmak kimine göre ucuzlaştırmaktır. onu o özelliğin kıymetini bilen birisiyle paylaşmak ona değer katmaktır. kişinin kendi dengini ve kıymetini bulmasıdır.

önceliklerin sıralanmasında en üst maddeye cinselliği yazmak kişiyi tüm hayat gerçeklerini cinsel haz uğruna harcayabileceği anlamına gelir. bu ise çevresinin onun ruhuna ve kişiliğine değil sadece ondan elde edilebileceğe göre kıymet vermesi anlamına gelir. ne gariptir sevgi arayan eşcinsel, sıralamasını yanlış yaparak hiç sevgi bulamayacağı bir çevrenin içinde kör bir arayışla ömrünü telef edecektir.


insanın gücü ve kuvveti ile bir düşman ve hasım karşısında durması kolaydır. ama iş kendi hevesleri olunca orada ciddi bir tereddüt açığa çıkar. kişi kendi hevesleri karşısında tahmin ettiğinden çok daha zayıfdır. bu yaşla değişmez. sağlıkla yada zeka ile değişmez. heva heves, nefsin en temel kuvvetleridir. zevke müptela ve bağımlı hali ile önüne gelen en kolay şeyleri hep ister. oysa aklın yaptığı sıralama, kalbin duyduğu tertemiz aşk hep onun karşısındadır. kendi kendini kandıran insan nefsinin peşinden giderek peşin hazları talep eder, ama neticedeki büyük kazancı kaçırmış olur. çünkü hisleri ve hevesleri ile aniden hareket eden hem dünyada hem ahirette pişman olur.


sakin kalmak, olaylar karşısında hemen hükmetmemek, diğer seçenekleri incelemek ve çevredeki güvenilir arkadaşlara danışmak ile hissi çıkışlar ve nefsin tehlikelerinden uzak kalmak mümkün olur. bunu genç yaştaki insanlar ya kendilerini frenleyerek yada hadiselerin tokatları ile dövüle dövüle ders alırlar. sonuçta herkes hayat okulundan gerekli tecrübeyi ders alır. ama bu dersi zevkle ve dostlarla almak yerine bin sitemle ve beyazlamış saçlarla, yıprana üzüle geçmek hiç de istenir bir olay değildir. hele eşcinsel kimliği taşımakla bu yolculuk bir kat daha dikkat ister hale gelmiştir.


eşcinselliğini ruhunda doğru yere konumlandıran eşcinsellerin bu ülke için büyük kazanç olduğu çok açıktır. dini milli ve cinsel kimliklerinin gereğini uyumla ruhunda yaşayan her birey bu toplum için çok kıymetlidir. yazdıkları hayat kitabı ile ruhlarının kıymetini ortaya koyarlar. onlar ahiret için de çok kıymetlidirler. kendini bilen Rabbini bilir. Ona tam manası ile muhatap olur.

2 yorum:

  1. genç eşcinsellerin kendi iç kabulleri ve barışlarının ardından gelen o ilk heyecana karşı elbet uyarılmaları gerekir. o kendi ile barışmanın ilk neşesi bazen öyle bir çağlıyor ki maalesef sel olup her yanı yıkıp geçiyor. yazını bu açıdan okuyup beğendim. tek bir itirazım yahut yanlış algılamam var: kendi hayatlarını kurabildiklerinde cinsel kimliklerini de mümkün olabildiğince söyleyebilmeleri lazım. bizden önceki nesiller yok olup gitti ve artık sanırım bizimle var olacak bir nesil var. gaylerin orta yaş ve yaşlılık rol modellerine de ihtiyaçları var. bu rol modeller varolmadıkça gençler kendi heyecanlarına kapılıp müşkül durumlara düşecektir.

    YanıtlaSil
  2. tamamen katılıyorum... yorumunuz için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil