18 Ekim 2009 Pazar

Eşcinselin gitgelleri

eşcinsellik bir cinsel kimlik olmasına rağmen o denli derindedir ki, tüm diğer kimlikleri etkiler. o denli basit yalın ve tekildir ki, tahrip edilemezliği bir tarafa keşfedilmesi zor, çözümü müşkül, derinden çıkarmak kadar diğer bağlarını tasnif edip doğru hareketi de belirlemek zordur. bu sebepledir ki, tavır ve davranışın çok arkalarında gizliden gizliye bu kimliklerin etkileri hissedilir.

aile ve arkadaş gibi bireyden kesin beklentileri olan sosyal gruplar içinde kişiler kendi cinselliklerini tasnif etmekten utanırlar. açıkça erkek ve kadın olmak bile genç birey için mahçubiyettir. beklentileri bilinçli bir şekilde öğrenmek yerine çevresinde gördüğü klişe rol modellerden taklitle karşılamaya çalışır. taklit ise her anlamda yapmacık görünür. bu sıkıntılı dönem bireyin kendi üslubu ortaya çıktıkça düzgünleşirse de bazıları için hep öyle kalır. sosyal sisteminkabul ettiği kimlikler için bile zor olan kendi üslubunu kazanmak ve hayatı anlamak eşcinsellik için daha da zordur.

kimi kendi eşcinsel kimliğini keşfeder, reddeder, sonra uzlaşır ve hayat algısında ve sıralamada bir yere koyar. kimisi ise birden ortaya çıkan şahitler ve patlak veren bir olayla çevre ile beraber aynı anda kendisini tanır. şiddetli bu şoku bilgi ve kontrolle atlatabilenler "kendini bilenler" grubuna katılırlar. hiç kendini tanımayan ve kendisini bile algılayamayanlar ise algıları serbest kaldığında rüyalarında, fantazilerinde, derinden derine benliklerini tefekkür ettiklerinde derinlerde bir yerlerde ürküten ve kendilerine benzemeyen o "ben"i hissederler ve ürperirler.

ömrün kum saatinde yıllar hızla dökülüp giderken eşcinsel ya kendi varlığını tümüyle kabul edecek yada kendisine biçileni oynayacaktır. kendine biçileni oynamak adeta doz doz verilip de ölüme gönderilen bir kobay gibi kasılmalarla gerilmelerle geçer. zaman zaman rolünü güzel oynama şevki ile zaman zaman isyan sitemleri ile akar gider. tüm bunlar olurken, evli olduğu eşi aslında bilir de bilmez, görür de anlamaz hali ile oyuna yardımcı da olabilir. ağır dönemler, dozu artırılmış anne şefkatinin kimi zaman teşvik kimi zaman tehditleriyle geçiştirilir. zaten oyuncu da oyunu oynamak derdindedir. gün gelip "artık sen sahnede değilsin ihtiyar" dendiğinde almak istediği alkışı ne eşcinsellerden ne ailesinden ne de ebeveyninden göremeden sahneden inmek durumunda kalır. çünkü ortada olan aslında kocaman bir yalandır. o bu yalanda sahne almak istemiş ama kahraman olamadan dekor olarak kullanılmıştır. içindeki vicdan sarkacı her daim ömür saatini "yalan! yalannnn!" diye sayarken yürümekte olduğu kabrinde onu bekleyen bir ışık da yoktur. yasak gecelerde kandırılmış sevgilerini ona sunanlar alacaklısı olmuşlar, tüm hayatı ise üzerine karanlık olarak çökmüştür. kabuslar birbirine karışırken eşcinsellikten geriye kalanın acı olduğunu düşünür. aslında bu bir mantık hatasıdır. bu hale gelmesinin sebebi eşcinsellik değil, doğruluktan uzaklaşmaktır.

varlığını ve karakter özelliklerini çabuk çözen ve yüzleşen çabuk yol alır. doğruluktan ayrılmayan gerçeği bulur. doğruluğun ne kadar büyük bir kuvvet olduğunu bilen samimi ve rahat bir şekilde Allaha sığınır. ibadet ederken ona şekil veren, ruhunu ve cismini şekil şekil belirleyen Rabbinden razı, Rabbi de ondan razıdır. tüm dileklerini ve şükürlerini ona samimi bir şekilde sunar. hayatı veren kim ise, hayatın algısındaki tüm cihazların ihtiyaçlarını da O verir. hem böyle de taahhüt etmiştir. bu rahatlıkta ve eminlikte ona teslim olan selameti bulur. yalan için eğilmez. hakkın hatırını yalana feda etmez. hem bu aziz yolcu hayatta ilerlerken yukarıdaki adamın tersine beklenmeyen kolaylıklar, tahmin edilemez yardım da görür. çevresini kendi gibi dostları ile saran Allahtır. daha da itimadı gelir. zaten sürekli dünya hayatında, kainatın sahibi ile dost olduğundan kabir kapısı da ona dehşet vermez. ahiretten ümidi ve tesellisi vardır. bu gayret yoluna girene dek o da yalpa yapmış, bazen yol önünde sislenmiş olsa da ümidini kaybetmediğinden, ibadetini terketmediğinden, dostu olan Rabbi de onu terketmez. onu sahil-i selamete, ebedi saadete ulaştırır. dünyadaki kanunlarının ciddiyetinden, ahiret konusunda caymayacağı belli olan bir Rabbin ikramı da ona yakışacak şekilde olur.

işte bizler toplumda gözlemlediğimiz kişilerin hatıralarından karelere bakarken kimini bir yerlerde görürüz. bilemeyiz ki o hakikaten istikamette midir? lakin kesin olan şudur ki, eğer Allahın ipine sıkıca sarılmış, ona itimad etmiş ise eninde sonunda aydınlık bir mutluluk onu beklemektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder