24 Temmuz 2010 Cumartesi

Eşitliği Sindirememek


bu dünyaya aynı yoldan gelip aynı yoldan gidiyoruz. bu dünyada yeteneklerimizi keşfetmeye ve ahireti kazanmaya çalışıyoruz. çevremizi tanıyor, birbirimize tarif ediyor, yaşam kalitemizi artırmaya çalışıyoruz. tüm bunlar arasında bazen istemeden birbirimizi incitiyoruz ve hakkımız geçiyor. biraraya gelip tekrar gülümsemek ve arkadaşlığa başlangıç yapmak için bayramları vesile ediyoruz. buraya kadar bakınca şu cennet vatan bize, vatan-ı asli için bir gecelik güzel bir konaklama oluyor.

lakin iş burada kalmıyor. birbirimizi tarif için kullandığımız kimlikler birbirimize husumet bahanemiz olmaya başlıyor. çok eskiden şehrin eski merkezinde cumbalı evler ve arnavut kaldırımlar arasında pek çok komşuluk yaşanırdı. "tatar cennet" teyze, "kürt hasan" amcaya herkes hitap eder alınganlık olmazdı. gelen misafirlerine kendi ata dilleri ile mahatap olur, gelenekleri renkleri ile mahalleye karışırdı. ne zaman ki onların isimleri kaybolup torunları çoğalıp artık onlar da mahalle oldu, işte o zaman onların konuştukları dil konuşulmasın istendi, gelenekleri demode görüldü, farklılıkların sokağa taşınması mahalleyi rahatsız etti. gerçi onlar kızılbaşlardan da rahatsızdılar. bastığı yeri kırk kat kazmak gerektiği gibi abartılı bir nefreti ekenler vardı. buna bakkal önü kuyruklarının, karne ile alışverişin ve maddi yoklukların çağı eklenip insanlara kendilerini ve ailelerini korumaları gerektiği telkin edilince mahalle kayboldu. kapılar kapandı. herkes kopuk ve sessiz yaşamaya diğerinin mahalleye yakışmadığına hükmetti.

şehrin en eski aileleri bunalıp istanbula göçtü. sermaye sahipleri ufaldı. zengin ama tayine bağlı memurların yaptıkları da zamanla kayıtlı kaldı. kültürün gelişim zinciri kırıldı. aileyi muhafaza etmek kasdı ile başlayan hareket mahafaza edeceği hiç bir şeyi bulamadı.

işte kimliksiz görülen 80leri hazırlayan bu oldu. toplumsal kimlik kaybolmadı sadece dönüştü. diğer kimlikler için de normal olan yerini aldı. şimdi artık geçmişe bağını milli kimlikle geleceğe bakışını dini kimlikle bu anın algısını cinsel kimliği ile ortaya koyabilen daha büyümüş bir kuşak yerini aldı. bu büyük adım büyük dalgalar oluşturdu. hala kötüye kullananlar olsa da, artık kültür yeni evresini tamamlıyordu.

eskiden normal olan şeyler artık kayboldu. arada tek tük geçmişi hatırlatsa da, sadece medyatik haber oluyor. işçi olduğu için aşağılamak, aklı kısa (!) kadına ev işini öğretmek, yumuşak (!) memurla dalga geçmek sadece kabalık olarak görülüyor.

kadın dediğin evinde otutup çocuğunu büyütmek ve kocasına hizmet etmek için değil insani yaratılış maksadını tekrar keşfediyor.

eşcinsel demek erkek delisi ve gece skoru peşinde kadın adam arası bir mahluk değil, son derece entellektüel ve topluma örnek hatta onu şekillendiren bir anlama geliyor.

kızılbaşlar, dürziler, kadınlar, eşcinseller, kürtler ve tüm diğerleri ile beraber herkes artık birinci sınıf vatandaş oluyor. ortaya kocaman vatan büyüklüğünde bir mahalle çıkıyor. bu mahallede başka yere kovmak yok. mahalleye ahenk ve neşe ile katılmak var.

lakin birileri yine zamanın bozulduğunu ve her zaman olduğu gibi ahlaksızlığın arttığını, buna karşı tedbirler ve kısıtlamalar gerektiğini söylüyorlar. fısıltılar güçlenip konuşmalara dönüşüyor. kendi içindeki bozuklukla uğraşmayıp, kendi gerçek kimliği ile yüzleşmeyip, ortamı gererek kendine meşgale bulanlara zemin hazırlanıyor. toplumdaki kimlikleri hayat algısı değil, kendi varoldukları tahkim ordusu içindeki bölüğünü tarif ettiğini düşünüyor. kendini hayali bir savaşa hazırlıyor. kendisini o denli motive ediyor ki bazen korku gözünü döndürüyor. iktidarı elde etmek için o denli hayati bir gayretle çabalıyorlar ki, herkese eşit bakan ve kimlikler konusunda rahat birisinin onların önüne geçmesine imkan yok. bu aşırılık yalnızca toplumsal bir uzlaşma ile sınırlı tutulabilir gibi görünüyor. adı ister hürriyet olsun, ister kadın hakları ister eşcinsellere özgürlük, bir şekilde tüm bireylere ulaşılması gerekiyor.

hergün onlarca acıklı haberi dinlemek bizleri sadece üzüyor. dini milli yada cinsel kimliği farklı diye öldürülmek, haklarından caydırılmak, baskı uygulamak, konuşmasına bile tahammül edememek çok çirkin, gayri ahlaki ve Kuran dışı görülmeyi bırakana kadar çalışmaya, anlatmaya, ifade etmeye gayret etmek gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder