31 Ekim 2008 Cuma

Diyanet, Hukuk ve Eşcinsellik


Diyanet İşleri Kurumunun ve T.C. Hukuk müesseselerinin bu başlıkta işleri gerçekten zor. karşılarında yüzyıllardır üzerinde durmayarak, sonucu zamana bırakılmış bir konu var.

İslam müesseseleri davranış olarak, danışman rehber gibidirler. nasıl ki, iki yolun başında bir adam bulunsa ve ondan sorulsa "hangi yol iyidir?" O dahi onlara dese ki: "Sağ yolda kanun ve nizama tebaiyet mecburiyeti vardır. Fakat o külfet içinde bir emniyet ve saadet vardır. Sol yolda ise serbestiyet ve hürriyet vardır. Fakat o serbestiyet içinde bir tehlike ve şekavet vardır. Şimdi intihaptaki ihtiyar sizdedir." Yani yol bilgileri ve neticeleri alındıktan sonra yolun seçimi kişiye aittir. sonucunu hem dünyada hem akibette görür. sonuçta elde edilecek dünyalık netice ortada olduğundan ve vaadedilen netice, o neticeyi görebilmiş doğru Peygamberlerin şahitliği ile ilan edildiğinden, toplumsal bellekte bu kayıt, sonraki verilcek derse kuvvet olur. Tüm İbrahimi dinlerin Hz. İbrahimden sonra Yahudilik, Hristiyanlık ve Islamın ortak davranışı budur.

Hukuk bilminde de hükmetmek esasdır. böylece gerçek ortaya çıkmış olur. o gerçeğe bir isim verilmiş olur. o isimle ifade edilen durum ölçeklendirilmiş, vicdanda yeri belirlenmiş olur. eğer toplumsal değerlere uyuyorsa beraat eder. uymuyorsa, devlet eli ile icbar edilerek doğru ölçüsüne getirilir.

Eşcinsellik insan nüfusu artışı ile birlikte hiç olmadığı kadar yüksek bir sayıya ulaşmıştır. Özgürlük ve demokrasi anlayışının gelişmesi ile birlikte hiç olmadığı kadar sesini duyurur hale gelmiştir. gündemde bu kadar ortada olan bir kavramın elbette toplumun iki temel müessesi ile de ilişkisi olacaktır.

Eşcinsellik görünen ve görünmeyen hal davranış ve uygulamaları ile artık tek bir kelime tarafından ifade edilemeyecek kadar detaylanmıştır. Bu asır, bu kelimeyi olabildiğince çeşitlendirmiş, varolan çeşitlerini nüfuslandırmıştır. özgürce renklenirken karşısında kural olarak kendinden başkasını görmeyen bu ifade Din ve Hukuk içerisinde ele alınırken bir yandan da belli bir yöne doğru yönlenecektir. bu yönlenme elbette o topluma katkı sağlamalı, hayat görüşünü güçlendirmelidir. Buna bir yol bulamayanlar ise az bir müddet daha yok saymaya çalışıp, sadece kenarda durmaya çalışırlar. Gelişen Türkiyenin üzerine cesaretle gideceğini umduğum en önemli maddesi ise budur. bu konu hem iç çelişkileri ve bağlı pek çok problemi sona erdirecektir. hem sistemin güvenirliğini artıracaktır. Sisteminin evrensel olduğunu ve hayat algısının her soruya cevap üretebildiğini göstermiş olur.

Eşcinsellik açısından da böyle bir durumun getirisi her bireye kanuni bir kimlik verilmekten gelen özgürlük olduğu gibi götürüsü de, puslu havadan kar eden bir takım olayların sona ereceğidir. evet bugün sevgiye muhtaç ama sevgiyi tüketen, aşk arayan ama sex bulan, son derece gizli ama bir o kadar tehlikeli bir hayat tarzı olarak topluma ekleme gibi duran eşcinsellik sadece kötüye kullananların kar edebildiği, samimi olup insanca yaşamak isteyenlere acıdan başka bir şey vermeyen ruha kazınmış silinmez bir iz gibi durmaktadır. Bu bireysel bir zarardan çıkmış artık toplumsal bir acıya doğru dönüşmüştür.

Din ve Hukuk müesseselerinin elbette bu konu üzerine şefkatle eğileceğini, genel bir mecra verip, zamanla kişisel ve toplumsal yaşamda güzel bir tarif edici ve hak bir hüküm verici olacağına inanıyorum. Dünyayı etkileyen onlarca sonradan çıkma konu eğer bir şekilde yerlerini bulup bir usule kavuştular ise Eşcinsellik de aynı güzel neticeye kavuşacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder