12 Aralık 2009 Cumartesi

Insan HakSIZlıkları


İnsan hakları konulu cuma hutbesini dün cuma cemaati ile beraber dinledim. çok güzel noktalar vardı. özellikle bazılarını sizlerle de paylaşmak istedim.

"Muhterem Mü’minler!

Kısa zamanda İnsanlığa yeni bir medeniyet sunan; insanları hakka, doğruya, kardeşliğe çağıran; köleyle efendiyi, zengin ile fakiri aynı safta Allah'ın huzurunda yan yana, omuz-omuza ibadet etme olgunluğuna eriştiren Peygamberimiz (s.a.v.), bundan asırlar önce, veda haccında, orada hazır bulunan yüz binden fazla sahabenin şahsında bütün insanlığa bir hutbe irad etmiştir.

İslam'ın hayata getirdiği değerlerin bir özeti konumundaki bu hutbeye "Veda Hutbesi" denilmektedir. Bu hutbe ile tüm insan hakları güvence altına alınmış, eşitlik ilkeleri bildirilmiş, gerçek anlamda huzur ve mutluluğun temelleri atılmıştır.

Allah'a hamdederek başladığı bu hutbesinde Hz. Peygamber (s.a.v.) "Ey İnsanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mukaddes bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur."[1]buyurarak temel insan haklarını ondört asır önce ilan etmiş, bütün insanlığa huzur, barış ve hoşgörü içerisinde yaşamanın yolunu göstermiştir. "Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandı."[2] buyuran Peygamber Efendimiz insanların eşit olduğunu, birbirlerinin kardeşi olduklarını, üstünlüğün ise ancak takavada olduğunu ifade etmek üzere "Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan sakınmaktadır.[3]' buyurmuşlardır.

Muhterem Müminler!

Hutbelerin en güzelini iradeden Hz. Peygamber Efendimiz(s.a.v.):"Ey Mü'minler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz. Müslüman müslümanın kardeşidir ve böylece bütün müslümanlar kardeştirler... Muhakkak Rabbİnize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı hesaba çekecektir. Sakın benden sonra eski yanlışlıklara dönmeyiniz." '[4] buyurmuş ve bizlerin huzur, barış ve sevgiyle, kardeşçe, birlik ve beraberlik içerisinde bir hayat sürdürmemizi İstemiştir.

"Suçlu kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz.[5] buyurarak suçların şahsiliği ilkesine vurgu yapan Sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed (S.A.V) Hutbesinde günümüzün en önemli problemlerinden birisi olan kan davalarına da dikkat çekerek şöyle buyurmuştur;

"Ashabım! dikkat ediniz, cahiliyyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Cahiliyye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır.. "[6]

Muhterem Müminler!

Veda Hutbesinde kadın haklarının korunması ve gözetilmesi hususuna da dikkat çeken Peygamberimiz (s.a.v.) bizlere şu tavsiyeleri yapmaktadır. "Ey İnsanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu konuda Allah'ın koyduğu ölçülere hassasiyetle uymayı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah'ın emaneti olarak aldınız. Onları Allah adına söz vererek helâl edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır..." [7]


[1]-(Tirmizi, Fiten 2; Müslim, Hac 194)

[2]-Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/411 Kahire, 1313

[3]-Beyhaki; Tergib 4/392)

[4]-(Tecrid-i Sarih, 10/397-398)

[5]( Tirmizi.Filen 2)

[6]( Tirmİzi.Fiten 2: Müslim .Hac 194)

[7] (Müslim .Hacc. 194)

--------------------

can ve evlat fazlalığı yada azlığı, mal fazlalığı yada azlığı, milliyet farkı, bir suçlu yakını olmak, kan davası, aşiret töre millet ulus kavramlarından doğan ötekileştirmeler, cinsiyet farkı, yada kendisine yapılan hizmetler baskıya alet edilip, birey ötekileştirilemez. herhangibir kişi öteki kabul edilip üzerine maddi manevi baskı kurulamaz. özel hayatı casuslanamaz. ne gariptir kültürümüz bugün tam tersini bizlerden bekliyor.

kişisel kimliklerimizin ihmal eildiği, grup etiketi sahibi olmakla tatmin olunmaya çalışıldığı 80'ler yurduma dünyaya bıraktığından daha farklı bir algıyı miras bırakmış. bugün ne kadar kişiliğimizden çıkarmaya çalışsak da izleri hala görülüyor. derine yazılan yazılara el uzatmak zor olur. önyargıyı kendimiz de dahil kimden görürsek müdahele etmek gerekiyor. artık grup isimlerinin, güzel faziletlerine bireyi teşvik etmek haricinde hiç bir manası kalmamış olması gerekiyor. çünkü bireysel değerler yanında artık genel algıda bireye kıymet eklemiyorlar. adının dinine milletine zenginliğine şöhretine cinsiyetine olan bağı kişiye bir kıymet katmıyor. eğer fazileti ve erdemi ile hayatında bir duruş gösterebildi ise o ve benzerleri taşıdıkları sıfatların bu çağda başka insanlarca alıgılanışına değer katmış oluyorlar. yada tersi, yaptıkları hatalar ile o sıfatın da yanlış anlaşılmasına sebep oluyorlar. biz ise buna takılmadan gerçeklerin keşfedilmesine hayatımızı harcamalıyız. erdemin kaynağı olan ilim ve edebin kaynağı olan takvayı yaşamaya yaşatmaya, örneklerini aramızda göstermeye muhtacız.

2000li yıllarda insan haklarını çok geç kalmadan idrak etmek için çokca tekrar edip ciddi bir duruş göstermek gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder