5 Ekim 2012 Cuma

Şifacı bakış


İslâm selamet yolu olarak bireyin heveslerine gem vurup ruhu kemâlata sevkeder. Birey zaaf dolu hali ile Rabbine iltica eder her halini onunla paylaşır. Rabbinden aldığı cevaplar onu yolunda daha kararlı kılar. 

Eğer durumunu kullarla paylaşırsa, bilinci bu çizgide olmayan bazıları onu çeşitli kabullerle baskı altına alıp heveslerini tatminde kullanırlar. Bu bazen maddi çıkar bazen sosyal itibar olarak onlara geri döner. Ahiretlerinde Allahın kendisinden razı olacağı bir çabayı, dünyalık itibarla değiştirirler. Toplumda değeri olan ifadelerle insan hakları ve insana saygı gibi en temel değerlerin altını oyarlar. Ulaşabildikleri herkesi bir şekilde solgun depresif ve ayıplı hissettirirler. Böylece kendilerini iyi hissederler. Üzerine bir de anlamsız şifa dağıtma hali de eklenince iş tatlı bir kâra dönüşür.

Şifa yapmaktır, imâr etmektir, tamir etmektir. Yaratmaktan daha zordur. Hatta yaratmanın ötesinde, özgür olmayan bir ortamda eski kanununa göre malzemeyi oraya yeniden yerleştirmek, çevresi ile uyumlu sağlıklı işlevi tekrar kazandırmaktır. Bu sebeple bu kontrollü ve tüm sistemi bilerek sonuca yürüyen işlem, ne kör sağır ilâçlara ne de tıp ilmininbinler uzmanlık alanından ancak birinde ihtisaslaşmış doktora verilemez. İlaç ve doktor yani sebepler şifalı neticeyi Allahtan dilemekte kuvvetli bir duadır. Netice ve neticeye giden tüm aşamalar Allaha aittir.

Hâl böyleyken, şifâcılık için çevresini zehirleyen bir insanın hâli elbette acınasıdır. Hayatını şifayı vereni tanımak için değil, çevresi ile uğraşarak geçirir. 

Artık onun gözünde her kimlik hastadır. Müslüman ve Hristiyanların tedaviye ihtiyacı vardır. Taa uzak ulkelerin şifaya ihtiyacı vardır. Yahudiler şifayı reddeden bir topluluktur. Dini kimlikler sadece tedavi etmek için iştah uyandırır.  Onlara saygı ve insani bakış sahte hâle gelir.

Kürtler dağlı türkler olarak(!) şehre uyum sağlayamamış kaba saba insanlar olarak şifaya muhtaç hale gelir. Onları siyasi olarak iyileştirme gayreti ile ömrünü heder eder. Konuşmak yerine acı ilaçları dener.

Kadınlar zaten hastadır(!). Normal Biyolojik hâlleri bile buna delil sayıp, ömür boyu hasta kabul ederek hem acır hem baskı altına alarak heveslerine kullanır. 

Eşcinseller ise böyle bir nazarda hastalığın merkezidirler. Terapiler muskalar tam bu kimliğe uygundur. Eşcinseller birbirleriyle konuşurlarsa normal görmeye başlayabilirler, hatta onur duymaya başlayabilirler(!), bu sebeple birbirleriyle görüşmemeli ve utanç içinde şifacılardan yardım dilemelidirler. Her zaman ki bu ömür boyudur, kimlik sahibi olmak ayıp olmaktır, muhtaç olmaktır, kabullenip örtmektir. Şifacılık zihniyeti bu hâli ile insanlık önündeki en büyük engeldir. Çünkü kendisiyle beraber tüm çevresini meşgul ediyor. Cessur ve gayretli bir duruşu ümitsizliğe çeviriyor. Hele vatan sathında bu zarar öyle büyürki tarihlerinde izler bırakır.

Halbuki tüm kimlikler aynı özelliktedir. İnsan içindir. Onlara kıymeti kazandıran insanın o kimlikle ne kadar Allahın kapısını çaldığı, ne kadar onun dergâhında kendini ve alemine girenleri temsil ettiğidir. 

Bu temsil ise ne kadar kalabalık olduğundan değil kendisini ifade etmekten geçer. 

Öyleyse biz Kur'andan aldığımız dersle dik durup onurumuzu koruyarak, yeterince saygilı ama mesafeli durarak kendimizi muhafaza edeceğiz. Kimlikleri silmek yada değiştirmek değil, kimliğin beden ve sosyal hayatla problemlerini çözmek için gayret göstereceğiz. İki noktada hiç sınır tanımayalım: ihlâs ve irtibat, yani Allah namına hareket etmek ve  birbirimizi yapıcı desteklemek...

Allah tüm kimliklerimizle onun rızasında yürüyeceğimiz yolları aydınlatsın...

10 yorum:

  1. Faydalı bilgi olmuş eline sağlık devamını bekleriz

    YanıtlaSil
  2. temennilerine katılıyorum kardeşim... güzel paylaşımlar teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. Blog sayfasını bugun gördüm ve çok güzel bir çalışma olmuş emeğininze sağlık bende aynı sıkıntıları çeken ve burada yorum gönderen çoğu arkadaşım gibi bir taraftan dinini yaşamaya çalışan ama bir taraftanda nefsine hakim olamayan biri olarak buradan bazı duygu ve düşüncelerimizi paylaşarak çözüm yolları üretebiliriz .

    YanıtlaSil
  4. Emeğine sağlık
    Siteden uzun zamandır haberim var ve ara ara kontrol ediyorum. Aslında ben buradaki paylaşımları aynı zamanda yüz yüze de gerçekleşmesini istiyorum. Bir gün belirleyip Müslüman ve eşcinsel olmayı konuşalım ve deneyim aktarımında bulunalım istiyorum. Sonuç olarak buradaki paylaşımlar bizi bir nebze rahatlatsa da günlük hayatta pratikte koşulların yokluğundan uygulayamıyoruz ya da sinderemiyoruz diye düşünüyorum. Bunun mümkün olmasını çok istiyorum.

    YanıtlaSil
  5. Emeğine sağlık
    Siteden uzun zamandır haberdarım ara ara takip ediyorum. Ben sanal ortamdaki paylaşımlarımızın reele taşınmasını istiyorum. Bir buluşma düzenleyip muhabbet etmek, deneyim paylaşımında bulunmak istiyorum. Müslüman ve eşcinsel olmak insanı yalnızlaştırıyor bu duvarı da birlikte kıralım istiyorum.

    YanıtlaSil
  6. s.a......dindar eşcinselin iç huzuru yakampsiakta çok zorlanıyor ne yapsa olmuyor nasıl iç huzuru sağlamak lazım,2-kaderle eşcinsellik nasip kısmet le bağlantıları,3-dindar eşcinselin sex yapma ihtiyacı ve hakkı ne olmalı nasıl bir yol izlemeli sonuçta nikah altına alınma olayı yok tek gecelik değil tamemen kendinin lüx değil ihtiyacını gidermesi bu 3 mevzuda beni aydınlatırmısınız inan samimi olarak soruyorum bloğunuzu hemen hepsini okudum bana cevap yazarsanız sevinirim.
    saygılarımla türker...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. samimiyetiniz mesajınızdan belli oluyor. öncelikle gelecek, geçmiş ve şu an algılarımızı netleştirelim. bu algıların diğer insanlarla aynı paydada olduğunda isimlendirilmeleri dini, milli ve cinsel kimliğimizdir.

      iç huzuru ancak geleceğin karanlığını aydınlatmak, düşmanlığını gidermekle mümkün olur. bunu sağlayan ise güzel vaadedilmiş bir geleceği kavramaktır. geçmişten ve şu andan delillerle geleceğin güzel olacağını ispat eden ve ahirete imana teşvik eden islam bu açıdan çok parlak bir dini kimliktir. evet, her yediğimiz lokmayı dokularımız yapabilen; dünümüzü bugünümüz yapabilen bize yarını da verebilir, hem vereceğim diyor. her ruhun endişesini dindirebilecek bir emniyet islamiyette vardır.

      2. kader, çok güzel bir formüldür. bir yazıdır. öyle ki, sonucu sebebe bağlar. nasıl sonuçlanacaksa o sebepler mukadderdir. sonucun varolması için bu formül Allah tarafından irade edilmeli, varlık üzerine giydirilmelidir. formülün yazılı olarak varolması KADERi, formülün sonucu vermemesi ATAyı, formülün görünen sonuca ulaşması KAZAyı tarif eder. tercihlerimiz ve seçimlerimiz, meyillerimizle şekillenir. bu meyiller ise sonucu yaratmazlar. o sonucu istiyor ise sorumlu olurlar. yaratan Allahtır. bu sebeple hep güzele niyet etmek ve Allahın seveceği razı olacağı bir tavır ve duruş göstermek çok kıymetlidir. eğer hayır olarak bize dönerse hamdetmeli, şer olarak dönerse afv ve tesbihat ile mukabele etmelidir. çok daha güzel ifadeleri "26.söz Kader Risalesi"nde bulabilirisiniz. bu dersten anladığım eşcinsel olmak, bir ünvandır, sıfattır. ortaya çıkış şekli insanlar adedince çeşitlidir. mutlak çirkindir denmez. çünkü asli varedilişte yaratmak güzeldir, hayırdır. öyleyse tüm kimliklerimizin hayatımızdaki şeklinin güzel olmasını Allahtan dilemeliyiz.

      3. cinsel hayat tüm fiilleriyle beraber kişinin mahremiyetini şekillendirir. meyilleri fantazileri, hayalleri, arzuları, refleksleri, tüm tavrı ile onun mahrem hayatıdır. bu özel alanın paylaşılması ile ilgili tüm değerler insanidir. tüm diğer insanlar nasılsa eşcinselin de mahrem hayatı o dur. bu sebeple bu özel hayatı açığa vurmamak, ortaya dökmemek iffettir. utanmak gibi peygamberimize yakışır duyguların incinmemesini sağlamak önemlidir. çoğu kere düşüncesiz konuşma ve hareketleri, hassas eşcinsellerin toparlayıp güzelleştirmesi gibi toplumda ahlakı da dengeler ve güzelleştirirler. diğer insanların cinsel hayatı ile ilgili tüm kazanç ve kayıplar eşcinsel için de geçerlidir. Allahın razı olması konusu da kişi kişi değişir. asıl önemli olan her tavrımızda onun yanımızda ve bizden razı olacağı şeklin endişesini taşımak ve hayırlı çıkışı ondan dilemektir. Allah herkes için ona en layık ve pratik bir çözümü bulup gösterecek, o çözüme yürütecek kudrettedir. balarısını duyan, kozadaki böceği gören elbette eşcinselden gafil olmaz. madem yaratmış, ona layık en onurlu islamiyet ile şereflendirmiş, ona göre de her sevabını kaydeder zayi etmez, her amelini yazar unutmaz. tartar. ağır gelen tarafa göre hükmeder. madem rahimdir ihsan sahibidir, dünyada henüz vakit varken çok dua etmeli, irtibat kanallarını açık tutmalı, keyifli bir kulluğun kapısından girmeli... eşcinsele hakaret etmekten keyif alanlara hiç takılmadan işimize bakmalı, rızayı kazanmalı, kendisi için yaratılmış koca ahirette şerefini ve onurunu ilan edebilmelidir.

      soruları sorabilmek büyük adımdır. soruyu cevaplamak, cevabı algılamak, hayata tatbik etmek, adet haline getirmek diğer adımlarıdır. nefsini bilen rabbini bilir. öyleyse kendini tanımak yollarında azimle ilerlemek gerekir.

      güzel paylaşımlarınızın devamı dileği ile...

      Sil
    2. Söylediklerinize hiç bir şekilde katılmıyorum. Allah erkeği de kadını da birbirine tamamlayıcı olarak yaratmıştır. Bu hem biyolojik hem de duygusal yönden böyledir. Çaresi varsa bulmak yoksa Kötü yollara sapmadan bununla yaşamak gerekir.

      Sil
    3. Maşaallah iyi ezberlemişsiniz dersinizi.

      Bu blogda ne işiniz var o zaman..

      Bizim yaşadıklarımızı yaşamadan bilmezsiniz, boş konuşmayın lütfen..

      Sil
  7. s.a ....hayırlı cumalar sorularımı yanıtladığınız için ALLAH RAZI olsun tşkr ederim...
    saygılarımla türker....

    YanıtlaSil