26 Haziran 2009 Cuma

Eşcinseller ne isterler?

Soru : bloğunuza yüksekökçe bloğundan ulaştım. bloğunuzu okuduğumdan beri de gerçekten kafam çok karıştı. ve size yöneltmek istediğim bir kaç soru var. bloğunuzdan anladığım kadarıyla bir kişinin hemcinsine ilgi duymasının kendi elinde olmadığını bunun yaradılıştan gelen ve inkar edilemez bi durum olduğunu söylüyorsunuz.
...

aklıma çabucak gelen bir kaç soru şunlar:
ilişkinizi aleni birşekilde mi yaşamak istiyorsunuz?
ilişkinizde bir nikah bağı istiyor musunuz?
eğer istiyorsanız bu nikah bağınının hukuku nedir ve hangi ölçülere göre belirlenecektir?
çocuk sahibi olamayacağınıza göre hetereseksüel doğaya sahip bir çocuğu evlat edinip ona rol model olabileceğinize inanıyor musunuz?
partnerinizle olan ilişkinizin iç dinamiklerini düzenleyen kurallarda neyi referans alıyorsunuz?
her ne kadar siz bazı homoseksüellerin doğuştan bu özelliklerini getirdiğini iddia etseniz bile durumunuzun alenileşmesi gençlik için bir özenti oluşturmayacak mıdır?
bu özentinin toplum için doğurabileceği sakıncalarla ilişkinizin alenileştirilmesinin homoseksüellere getireceği kazançlar karşılaştırıdında bir tercih yapılması gerekebilir mi?
sayın eflatoon tüm bu soruları gerçekten samimiyetle soruyorum, yoksa amacım size "ağzının altındaki baklayı çıkar" kurnazlığı yapmaya çalışmak değil? cevaplarsanız sevinirim. PINAR

Cevap : Bloguma Hoşgeldiniz.

ifadenizin başında bizim durumumuzu anlayamadığınızı söylemişsiniz. benim durumum insanlığın durumudur. insani muamele istiyorum. o sebeple kafanız karışmasın. ne eşcinselsiniz ne doktor, ne de alim, lakin toplum içinde yaşamakla yükümlülük altına girerken aynı zamanda bazı hakları da elde ediyorsunuz. birileri bedel ödüyor karşılığında birşey görmüyorsa elbette onların yanında olursunuz. benim zannettiğiniz kadar büyük bir iddiam yok. tek dediğim "hey ben de buradayım. insanım. karanlıktan yalnızlıktan korkuyor, geleceğin iyi olmasını ümid ediyor ve dostlarımla mutlu oluyorum." bu kadar... "hey" dediğimde insanlar dudak kıvırmasın istiyorum. "ben de buradayım" dediğimde "bir de başımıza üçüncü tür çıktı" diyenlerin sırıtışları incitmesin istiyorum. "insanım" dediğimde "hayır sen yalnızca hastasın, senin beynini yeniden kodlamak lazım" diyenleri duymak istemiyorum. karanlık ve yalnızlık korkumu ebediyyen çözecek her teselliden ben de herkes gibi yararlanmak istiyorum. "ey insanlar!" hitabı içinde ben de varolmak ve muhatap olmak istiyorum. "geleceğin iyi olmasını ümid ediyor ve dostlarımla mutlu oluyorum." dediğimde geleceğe huzurla bakmak, çevremdekilerin, komşularımın ve toplumun bana özellerini paylaştıkları gibi ben de saygı ve samimiyetle özelimi paylaşabilmek istiyorum, paylaştığımda iğrenilmek terkedilmek istemiyorum.

eğer bu ifademdeki samimiyet doğru ise, şapkanızı önünüze alıp toplumsal hayatta bizim için de yer açma ihtimaliniz için teşekkür ederim. lütfen siz de samimi olun, toplumda, hukuku Kur'anla korunan ve anayasa da yeri olan "kadın" başlığı hakkında ne kadar koruyucu olabildiniz? toplumsal hayatta ne kadar yer açabildiniz? kadınlar aile kavramını ne kadar aleni ve rahat yaşayabiliyor, yapı malzemesi olmaktan çıkıp kurucu olabiliyorlar? nikah istediklerinde bu neyi ifade ediyor? çocuk sahibi olamamış kadın ne kadar korunmaktadır? bu sorular uzayıp gittikçe anlıyorum ki, biz ülke olarak farklıyız. diğer ülkelerde kanun ister ilahi kitaplardan ister sosyal yapıdan gelsin, ortak müşterek paydayı temsil eder ve istisnaları düzenler. biz de ise başımıza geçirildiğinden yasa, başa çarçarpa öğretildiğinden ve yasaklarla içimizde yer ettiğinden, anayasa önümüze düştüğünden, toplumsal bir tepki ile her zaman karşı karşıyadır. büktürülüp saptırılıp nasıl istenirse öyle uygulanır. bunu bazen erkler kendi heveslerine kullanır, bazen de şahıslar... dürüst olmanın ve artık ortak paydada toplanmanın vakti gelmedi mi? biz ne zaman ortak payda etrafında kendi iradesi ile severek toplanmış bir toplum olacağız? bunun için tek tek konuşmak ve paylaşmak gerekiyor. tuğlası her bir insan olan bu yapıyı yeniden inşaa etmek gerekiyor. ortadoğuda planı projesi yapılmış, ama gecekondu gibi duran bir yapı olmak istemiyorsak kendimizle yüzleşip, sevgi ile samimiyetle herkesle kucaklaşmamız gerekmiyor mu?

eşcinsellik cinsel bir kimliktir. sevgi ile alakalıdır, saygı ile, kişilik ile, diğer kimliklerle alakalıdır. bu kimlikler kişiye genel yeteneklerini ilerleyeceği temel alanları gösterir. tıpkı nüfus cüzdanı, ehliyet, paso gibi taşımanın getirisi, ödentisi, hakları vardır. uygulamanın sanatı ve edebi vardır. otobüslere kümese doluşur gibi doluşmaktan öte muhabbet kuyruklarında saygı iltimasları ile yer vermeler nasıl kemalatı gösteriyorsa, en basit bir kimliğinde böyle ortası, vasatı, edebi ve numunesi vardır. kimlikler yerde bulmakla yararlanılamaz, taklit etmekle kemalatı alınmaz. sahteliği görünür. buna en çok eşcinsel olmadığı iddiası ile evlendikleri kocaları yanında bir ömrü, sıkıntı ile geçiren ev hanımları şahittir. gençler eşcinsel görünce taklit etmezler. ne gariptir, en çok eşcinsellik dışı hayatın reklamı edildiği halde eşcinsellerin sayısı azalmıyor, fakat hep telaşa aileler düşüyorlar. aileler telaşa düşsünler, çocuğum eşcinsel mi yada eşcinsele özenir mi diye değil, sevgilerini çocuklarına gerçekten gösterebildiiler mi, Allahın kendilerine yolladığı o hediyeyi doğru okuyup algıladılar mı ve kıymetini verebildiler mi diye telaşa düşsünler. onların görevi Kur'anda belirtilmiş hukuka riayet etmeleridir, çocuğun özeline karışıp, ruhu ezik bir gençlik oluşturmak değil...

"kadın" kelimesinden anlaşılan mananın daha yüksek bir kalite ifade etmesi nasıl önemliyse ve neler gerekiyorsa, "eşcinsel" kelimesinin gereği de o dur...

bir şekilde gün gelir de bireysel hukukumuz yerini bulursa, eşcinsellikten yararlanacak sahtekarlar tek tük çıkabilir. o gün, o bir sahtekar kaybedilmiş olur, zorla evlendirilen lezbiyenlerle başlayan ömür boyu sıkıntılı vaziyetler, bin gayretle koca yapılmış eşcinsellerden çöken aileler, onbinlerce insanın hayatına malolan nefret suçları, kahvehane, maç ve hamam bahanesi ardında riyakar yaşanan hayatlar, sürekli bir şey diyemediği farkedilen tutuk insanlardan doğan iş kaybından, eş kaybına uzayan zararlar sona ermiş olur. o gün geldiğinde siz içiniz rahat bu sistemin insana değer verdiğini ilan edebilirsiniz. o zaman sınırlar içinde zorla tutulmaya ve şekillendirilmeye çalışılan bir insan yığınından değil, insana verilen kadir kıymet ve hürriyet için burada olmaktan şeref duyan bir milletten bahsedilir. o insanlara hedef göstermeye ihtiyacınız yoktur. işte o zaman, onlar feleğin inadına mensub oldukları milletin bayrağını en tepeye dikerler, tıpkı daha önce yaptıkları gibi...

22 yorum:

  1. eflatoon, şunu söylemek isterim ki kimse bir bayan olarak beni sevmek zorunda olmadığı gibi bir erkeği, bir üçüncü cinside sevmek zorunda değildir. zaten bir insanın tüm dünyanın sevgisinin peşinde koşmasıda beyhude bir çabadır. sizin durumunuzun gerçekte olduğun ancak Allah-u teala bilebilir. dediğim gibi sizle aynı durumda olmadığım için içinde bulunduğunuz ruh halini anlamıyorum. sizin özel hayatınız cinsel tercihinizi kimlerden yana kullandığınız ise beni hiç mi hiç ilgilendirmez. Ancak ben sizin somut olarak ne istediğinizi öğrenmek istiyorum? aleniyet ve aleniyetin getirdiği hukuki profil ve sorumluluk mu? PINAR

    YanıtlaSil
  2. ben öldürülmemek istiyorum. ben hakaret görmemek istiyorum. ben sürülmemek istiyorum. ben orta malı olmamak istiyorum. ben gizli kapaklı ve entrikalı bir hayat istemiyorum. istemeyenlerle paylaşmak istiyorum. bildiğimi paylaşıyor ve bilmediğimi öğreniyorum. tüm bu zorluklara hedef olsam da kaçmak değil, üstesinden gelmeye çalışıyorum. elimden bu kadarı geliyor...

    bizimle aynı durumda olmadığınızı nasıl iddia ettiğinizi anlamıyorum. doğuda satılan kadınlar sizi ilgilendirmiyor mu? batıda heves oyuncağı kadınlar için hidayet istemez misiniz? elinizden gelse eğitim ve öğretim kadar onları ebedi mutlu edecek şeyleri aynı cinsten arkadaşlarınızla paylaşmaz mısınız? gerçeği ümitsizlik uçurumlarının kenarında arayanlara bir fener olmak istemez misiniz?

    aleni olmaktan ne anladığımız konusunda hemfikir olmadığımızdan bir kelime ile cevap veremiyorum. çünkü cevabın bu kültürün temel dinamiklerine uygun ve sistemle uyumlu olması gerekiyor. şimdiye kadar bu daha çok münferid örneklerle görülürdü. şimdilerde küçük gruplar var, gelecekde ortak paydasını gayet net ortaya koyabilen bir kesim olacağına eminim...

    YanıtlaSil
  3. Eflatun merhaba,
    Sen bugün Bekir bey'in bloğuna gittin mi?

    Yani Pınar hanım oraya link vermiş sanırım, sonrasında biri gelmiş ve tatsızlıklar olmuş.

    Mahlası HADİ ORADAN. Sen olduğun sanılmış, öyle midir?

    sayg.

    YanıtlaSil
  4. ben kandil tebriki yazdım:"3aylara ve regaibe yetiştiğimiz gibi maddi manevi bereketinden de istifade etmeyi diliyor, dualarınıza amin diyorum…
    Yorum yazan: Eflatoon — Haziran 25, 2009 @ 11:30 am"

    sonrasını bilmiyorum

    YanıtlaSil
  5. pınar hanımın alenilikten kastı sanırım , eşcinsellerin heteroseksüellerin sosyal hayattaki rahatlığına erişememeli düşüncesine dayanıyor... ya da pınar hanım bilmiyorum ki alenilik dediği şey her eşcinsel erkeğin travestiler gibi dolaşması mıdır? ... parklarda öpüşmek midir? nedir korkup da söyleyemediği şey anlamış değilim...

    anlamadığım bir şey de ...eflatoon'un sosyal hayatta var olma cabası... Türkiye Cumhuriyetinde hayalini kurduğun bir kabullenme olmayacağını pekala sen de biliyorsun... ben eşcinselim ve hayatın içindeyim, çevrem bilmesin yani önemli değil, nufuz cüzdanımda mı yazacak bu kimliğim ... ya da her ortamda eşcinsel olduğum bilinerek mi bana bakmaları gerekiyor böyle mi rahat oluruz diyorsun..
    ifadelerim karışık oldu biraz kusura bakma...

    YanıtlaSil
  6. @şems,
    Pınar hanım bugün yaygın olan bir düşünceyi ifade etti. genelde eşcinsel bireyin hak ve hürriyetini verecek milletlerin aştığı en son adım "evet haklısınız, size haklarınızı verip insan yerine koymak lazım. ama eğer bunu yaparsak, siz elinizdeki medya ile daha çok reklam yaparsınız. ezilmişe verilen hürriyetin şevki ile ortada varlığınızdan çok görünürsünüz. ya toplum size özenirse?" sorusudur. bu paniğe gerek yok. çünkü eşcinselin toplumdaki yeri nüfus olarak sadece %12. bu millet her toplumsal tabakadan %12si eşcinsel olan kendi evladına açmakla, hem her tabakadaki yerini ona vemiş olur hem de onun yığıldığı meslek kollarındaki acımadan intikam alma ateşini söndürmüş olur. her yerde %12 görünen yurdumda hiç bir şeyi sarsmaz. parlementoya bile girsek paniklemeye gerek yok. oysa eşcinsellik sinmiş ve makyajlar ve perdeler altında zaten heryerde var ve anlayamadığımız pek çok tuhaflığın da sebebi olmaya aday...

    benim ülkeme itimadım tam. kültürüme itimadım da tam. biliyorum ki asırlar boyu hakkı hak bilip hakka koştuğu gibi yine kişi haklarına aynı duyarlılığı gösterecektir. eskiden bunun gereği o asrın kelimeleri ile ifade ediliyordu. şimdi bu çağda bu çağın kelimelerinden o söylemi kuracak.

    karışıklığına bakmadan yorumlarınızın devamını dilerim...

    YanıtlaSil
  7. Selamlar,

    Bu bloğu yeni görüyorum. Konuya gerçekten hassas bir yürekle yaklaşan blog sahibine teşekkür ediyorum. Çünkü;

    1. Özellikle Müslümanlara kutsal kitaplarında anlatılan öykülerin, verilen misallerin bir amacı olduğunu yeniden ve en azından bana hissettirdiği için.

    Eğer anımsarsak Kuran’daki tüm öyküler, dışlanan ve ötekileştirilen bir azınlığın toplumsal zemindeki haklarının korunmasını örnekler. Bu azınlık kurandaki ifade ile "şehrin ileri gelenleri" yani iktidarı ellerinde tutanların yarattığı zulüm ve kaostan mağdur olan bir kesimdir. Ben kurandaki örneklerin televizyonun olmadığı bir dönemde insanlar sıkılmasın diye anlatılan olaylar olduğuna inanmıyorum. Her öykünün dinleyene aktarmak istediği bir ruhu, bir mesajı vardır. Mekke’deki zenginler, "davasından" vazgeçmesi için Muhammed peygambere sosyal ve ekonomik bir statü teklif ettiklerinde korktukları bir köle ile aynı kefeye konup konmayacaklarıydı. Yani itiraz ettikleri sadece her şeyi yaratan tek bir tanrı değil her şeyin aynı tanrı tarafından yaratılması ile kutsanması ve devamında gelen eşit olma endişesiydi.

    Şu an Müslümanların özellikle geyler konusundaki tutumu Hitler’in soykırımını tüm dünyaya yangılı yangılı anlatan İsrail Devletinin aynısını Filistinlilere yapmakta hiçbir sakınca görmemelerine benziyor.

    YanıtlaSil
  8. Peygamber dönemini biraz araştırırsak müşrik zihniyetinin ne olduğu oldukça açık örneklerle betimlenmiştir. En az iki yıl Müslümanları Mekke’de bir mahallede hapseden, yok sayan, yok etmeye çalışan zihniyeti eğer bu ilahi mesaja bağlı insanlar olarak kınıyorsak bir benzerini yıllar sonra üretip üretmediğimiz konusunda bir hassasiyet geliştirmiş olmamız beklenir diye düşünüyorum. Bu bloğa yazmak istedim çünkü bana Allah’ın neden yeniden bir kitap indirdiğini anımsattı.

    2. Pınar hanımın bazı sorularına belki bir yanıt verebilirim diye düşündüğüm için de buraya yazmaya karar verdim.

    Bir İslam hukukçusu (fakih) olmadığım için nikah gibi bir olgu hakkında fikir belirtmem çok şahsi olmaktan öteye gitmez. Ancak bir psikolog olduğum için gey çiftlerin heteroseksüel çocuklara nasıl model olabilecekleri konusunda, alanımdan hareketle bildiklerimi paylaşabilirim.

    YanıtlaSil
  9. İnsanların çocukken karşılaştıkları özellikle anne-babalarını rol model aldıkları kesin bir gerçek. Konuşma tonlamasına varana kadar hepimiz ebeveynlerimizi önce taklit sonra ustalaşma yolu ile rol model olarak aldık ve içselleştirdik. Ancak rol modelin işlevi ile ilgili gözlemler sanılanın aksine rol modellerin aynen içe aktarılmadığını gösteriyor. Bu basit bir örnekle önünüzdeki modelin “ne yapacağınız” konusunda size ilham verebileceği gibi “ne yapmayacağınız” konusunda da bilgi veriyor oluşu ile somutlanabilir. Tersi bir mekanizma ile hepimizin sadece anne- babalarını taklit eden ve bir tornadan çıkmış insanlar olmamız gerekirdi. Ayrıca, anne-babalarımızın da anne-babaları vardı. Ebeveyn sayısının tarihte geriye gidersek azaldığı göz önüne alınırsa, rol modellerin çocuklara aynen geçtikleri yaklaşımı şu an gördüğümüz insan çeşitliliğini açıklamakta oldukça yetersiz kalmaktadır.

    Bu durumda nasıl farklılaşıyoruz? Hangi mekanizma rol modellerin bazı özeliklerini aynen almamızı sağlarken, bazılarına nötr kalmamızı ve bazılarının ise tam tersini yapmamızı sağlıyor diye sormamız gerekiyor.

    YanıtlaSil
  10. Burada işleyen mekanizma kendi öz benliğimiz ve onun özelikleri ile açıklanabilir. Toplumsal rol modellerin kaçınılmaz bir şekilde tekrarlandığını varsayarsak örneğin putperest bir toplumda peygamberlerin vahiy inmeden de putperest geleneklere karşı bir itilme hissetliklerini öne süren savlarımızı yeniden değerlendirmemiz gerekecektir. Ya da neden et obur bir ailede etten midesi bulanan çocuklar olduğu gibi sık rastlanan kişilik özelliklerini de görmezden gelmemiz gerekirdi.

    Örnekleri uzatmak mümkün ama Pınar Hanımın sorusu özeline dönersek; rol modelin kesin belirleyici olduğu önermesi heteroseksüel ailelerce yetiştirilen bazı çocukların neden heteroseksüel olmadıkları açıklayamaması açısından oldukça tartışmalıdır. Eşcinsel çiftlerin evlat edinmesine izin veren ülkelerdeki gözlemler de bu çiftler tarafından yetiştirilen her çocuğun ebeveynlerinin cinsel yönelimleri özdeşleşmediklerini göstermektedir.
    Dolaysı ile Pınar Hanımın sorduğu sorunun psikoloji alanındaki gözlemlere göre yanıtı bir çocuğun cinsel yönelimini belirleyen faktörün ebeveynlerin cinsel yönelimi olmadığı yönündedir.

    YanıtlaSil
  11. Eğer gey ebeveynler, bazı heteroseksüel ebeveynler gibi çocuklarının cinsel yönelimini kendi doğrularına göre şekillendirmek istemezse, çocuklarını ancak büyütebileceklerini ama onların yapısını seçemeyecekleri noktasında olgun kalabilirlerse çocuklar kendi doğalarındaki arzu ve ihtiyaçları anlayabilme kabiliyetleri nedeni ile kendi yollarında mutlu, sağlıklı ve üretken bireyler olarak yürüyebileceklerdir.
    Sonuç olarak Pınar Hanımın sorduğu soru önyargısız bir gözle bakıldığında görülebilecek bir olguyu değil toplumsal olarak duyulan bir korkuyu ve dolayısı ile tehdidi gündeme getirmektedir: Heteroseksüel olmayan çocuklar ailelerindeki patolojik karakterler ya da travmatik (taciz, tecavüz gibi) yaşantılar nedeniyle normalden sapmıştır. Oysa görünen odur ki bir insanın küçük yaşta yaşadığı travmatik cinsel saldırılar kişinin cinsel yönelimini değil bir diğeri ile sağlıklı ilişki kurabilme kapasitesini zedelemektedir.

    Rol modelin belirleyiciliği ile ilgili bir başka argüman da gey erkek çocuklar ile babaları arasındaki ilişkiden hareket eder. Bu sav, gey erkek çocukların sert ve acımasız babaları nedeniyle “normalden saptıklarını” önerir. Oysa geleneksel babaların eşcinselliği “sapıklık ve aşağılayıcı” bir yaşantı olarak algılaması nedeniyle gey erkek çocuklarını dışlamış olmaları da aradaki İlişki kopukluğunu açıklayabilecek bir diğer önermedir ve her gey erkekle babası arasındaki sistemi görünür kılan bir bakış açısı değildir. Ayrıca, baba-oğul ilişkisindeki kopuklukların cinsel yönelimin değişmesini sağlayabileceğini öne sürersek, babası ile çatışmalı heteroseksüel erkeklerin ya da annesi ile çatışmalı heteroseksüel kadınların durumunu açıklamakta yetersiz görünen ve sadece eşcinselleri dışlayan bir bakış açısı geliştirmiş oluruz.

    YanıtlaSil
  12. Üstelik bu argüman, gey çocukları olan bir çok anne-babayı derin bir suçlulukla yöneterek, çocuklarını reddetmeye, görmezden gelmeye, değiştirmeye ve gerekirse yok etmeye neden olduğu için eşcinselliği yok etmek isteyen sistemin etkin bir parçası olarak işlevsel de görünmektedir. Böylelikle farklı çocukların ilk törpülenişi "acımasız" bir şekilde ebeveynlerin üzerine yıkılmakta ve eğer iyi bir anne-baba olmak istiyorlarsa çocukların kendi elleri ile dışlamaları, değiştirmeleri, reddetmeleri ya da son noktada yok etmeleri ilk önce onlardan beklenmektedir. Bu beklentinin bir anne*baba için ne kadar zedeleyici olabileceğini tahmin etmek çok zor değildir.

    Pınar Hanımın bir diğer sorusuna gelirsek, gey ilişkilerin toplumsal görünürlüğündeki artışla birlikte geylerin sayısında artış olacağı şeklinde ifade bulan endişesi ise gerçek bir işleyiş olmaktan çok eşcinselliğin yok edilmesi gereken bir sapıklık ya da hastalık olduğu argümanını savunan korku dolu zihniyetin başka bir kaygı ve denetim mekanizması olarak görünmektedir.

    Toplumsal görünürlüğün cinsel yönelimi belirleyebilmesi, heteroseksüel görünürlüğün “mutlak” kabul edildiği ve izin verildiği, desteklendiği, ortaya konduğu bir toplumsal yapıda eşcinsel yönelimin neden ortaya çıktığını açıklamakta oldukça yetersizdir. Bu durumda, eşcinsel bireylerin görünürlüğündeki artışın, eşcinsel olanların sayısında bir artışa değil eşcinsel olduklarını saklayanların sayısında bir azalmaya neden olmasını öngörebiliriz.

    YanıtlaSil
  13. Özetle insanlar da diğer tüm canlılar gibi özgür bırakıldıklarında kendi özlerine doğru gelen yaşam deneyimlerini keşfedebilirler. Tersi olan her engelleme, dışlama insan ruhununun hasta, içine kapanık ya da saldırgan olmasına neden olur.

    İnsan doğasına bu kadar güvenmekte hiçbir sakınca yoktur. Bu güven duyma bizzat Kuran’da da vurgulanan bir noktadır. “Cahillerden yüz çevir.” ayetini bir sınır olarak kabul edip, “Kafirlere yumuşak” bir şekilde tebliğde bulunulmasını emreden diğer ayetleri de öbür uca koyarsak sanırım Allah’ın insana yerleştirdiği doğruyu bulabilme sistemine daha fazla güvenebiliriz.

    Kısa tutmaya çalışarak, ‘kafir’ kelimesinin “gerçeği fark ettiği halde bu algısının üzerini bir sebeple örten” kişiyi tanımladığını basit bir sözlük araştırması ile görebiliriz. “Kefere” fiil kökü “bir şeyin üzerini örttü” anlamına gelir ve kafirliğin bilinçli bir seçim olduğunu, içinde tanrısal hissi kavradığı, hissettiği halde doğruyu ifade etmeyerek kendi özü hakkında “yalan” beyanda bulunan kişiyi kınar.

    YanıtlaSil
  14. Kuran incelemeleri ebedi cehennem sözünün sadece kafirlere vaat edildiğini ortaya koyar. Ve kafirliğin tanımını ‘Tek Tanrı’nın kabul edilmemesi, ona ortak koşulmaması ve ondan ümit kesilmemesi” ile sınırlar. Kafirlerin “derin bir ayrılık içine debelendikleri acının (Şikak: Bölünme, ayrılma) ) kaynağı ise Allah’tan ayrılık değil kendi içlerindeki bir yanlarından ayrılıktır. Çünkü Allah kendisinden ayrı kalmamızın teorik ve pratik olmadığı bir şekilde her zerrede mevcuttur ifadesi yine Kuran'dan erişebileceğimiz bir diğer ifadedir. Bu nedenle “biz Müslüman olduk” ifadesinde “teslim olunan gerçek” kişinin dışındaki tek tanrı kavramı olmaktan çok kendi benliğindeki farkındalığı kabul edebilmesi olarak da anlaşılabilir. (Müslüman: Teslim olmuş anlamındadır)

    İnsanın kendi benliğindeki özünü fark edip onu toplumsal olana ilan etmesini emreden bir tanrının öğretisini, insanların kendi benliklerinde hissettikleri bir gerçeği saklamaları ya da inkar etmeleri şeklinde tefsir etmek bu açıdan bakınca kendisi ile derin bir ayrılığa düşmüş yani ruhen hastalanmış bireyler üretmekle eşanlamlı görünmektedir.

    Alemlere rahmet ve kurtarıcı olarak gönderildiği söylemi ile kıvanç duyduğumuz ilahi mesajın, hasta ve hastalandırıcı bir sisteme hizmet edebiliyor olması bir Müslüman olarak benim baştan karşı çıkmam ve her şekilde sorgulamam gereken bir iddiadır diye yaşıyorum.

    Blog sahibi arkadaşın isabetli bir şekilde ortaya koyduğu gibi kimsenin İslam’a eşcinselliği sokma gayreti yoktur. Münafıklık olarak tanımlanan bu kişilik yapısı kafirlikten de beter bir şekilde yerilirken buna en azından benim şahsi bir cesaretim olmadığını buradan ifade etmek isterim. Ancak blog sahibi arkadaşın ifade ettiği çabasında yanında olmayı oldukça mümince bir davranış ve bir cihad olarak gördüğümü de ifade etmek isterim. Amaç İslam’a eşcinselliği sokmak değil, amaç yerilen ve her zaman yaralayıcı bir alışkanlık olan bir yalanı toplumsal yapıdan kaldırmaktır.

    Psk. Mahmut Şefik Nil

    YanıtlaSil
  15. bence siz eşcinselleri değilde kendinizi düşünün nasıl iyi insan olursunuz nasıl cennete gidersiniz nasıl ALLAHA güzel kulluk yaparsınız bir insan topluma ve insanlıpa faydalı olmak istiyorsa kendi nefsini terbiye etsin yeter ayrıca sizinde bildiğiniz üzere eşcinsellik çokda normal bi durum değil ve eşcinsel olanların bi çoğu fiziksel bir yetersizlikten dolayı değil pskolojikm hastalıklarından dolayı eş cinsel oluyorlar yani bunu yaygınlaştırmaya serbestleştirmeye çelışmak yerine bu insanları nasıl tedavi edebiliriz diye düşünmek lazım ayrıca bunun normal bir durum olduğunu savunan varsa bana söylesin neden eş cinseller kendilerine sadecce bir eş seçip sadece onunla ilişkiye girmiyorlarda sürekli farklı partnerlerle ilişkiye giriyorlar demekki bu kendini kadın gibi veya erkek gibi hissetmekten ziyade bir kendine hakim olamama şehvetini frenleyememe ve ALLAHIN verdiği iradeyi kullanmayıp tam zıttı bunu ona isyan etme ve günah işleme peşinde kullanmaları ayrıca itiraf edeyim benimde içimde eşcinsel dürtüler var ve ben bununla savaşıyorum ve gayette mutluyum ve ALLAHA Şükür eşcinsellik yasaklanan ve dışlanan bişey öyle olmasaydı toplumda kabul görseydi ve övülseydi belki bende şuan eşcinsel olabilirdim daha doğrusu bu tür çarpık ilişkilerim olurdu eşcinsellik serbest olsun dışlanmasın diyenlere soruyorum eş cinsel bir babanız veya eşcinsel bir oğlunuz kızınız olmasını istermiydiniz bunu istemiyorsanız diğer eşcinsellerede kendi çocuklarınıza merhamet ettiğiniz gibi merhamet edin ve onları bu zararlı alışkanlıktan kurtarmaya çalışın alışkanlık diyorum çünkü hiç yapmayanlar gibi değiller bunuda biliyorum ama bırakada bilirler bunuda biliyorum tabi fiziksel hasta olanlara bi sözüm yok ayrıca ALLAH CC her günahı bağışlar tövbe ederlerse doğrusu edersek bizide bağışlar ALLAHIN yapın dediği her şey ve yapmayın dediği her şey hem indsanın hemde bütün toplumun faydasınadır bunu unutmayın ALLAHA EMANET OLUN...

    YanıtlaSil
  16. uzun yorumunuz için teşekkür ederim.

    sizin tanıdığınız eşcinsellerin nasıl kendilerini kabul ettiklerini ve cinsel hayatlarını bilmiyorum. ama saydığınız olumsuz eşcinsellik fiilleri, eşcinsellik sıfatının yokedilesi bir ünvan olduğunu göstermez. tedaviden bahsedip saygıyı zorlamak da size yakışmaz. "kadın dediğin doğurur, erkek dediğin eve para getirir" klişeleri sizin için ve gözlemlediğiniz toplum için ne kadar doğru ise yazınız da o kadar doğrudur. insan olarak bakamadığımız için önermelerimiz sürekli yanlış olur.

    içinizdeki yanan ateşi ve savaşınızı buradaki herkes anlayabiliyor. eşcinselliğin dolaptan çıkma sıkıntıları herkesin er yada geç atlattığı bir adımdır.

    akrabalarınızın esmer, sarışın, akşın yada özürlü olması gibi eşcinsel olması da normaldir. beklenir ve beklenmelidir. defolu muamelesi yapmak sadece sizin ortamınızı gerer. hele baskı ile ortada serbestçe görünmelerine engel olmak ise sadece yalanı artırır. yaşananlar yine yaşanır. oysa bu toplumdan yalanı kaldırmaya çalışıyoruz.

    hem eşcinsellik yasaklanan ve dışlanan bir kavram değildir. hukuki olarak değildir. araştırın. hem de toplumsal olarak değildir. çünkü onda biri eşcinsel olan bir toplumun annesi babası ile beraber üçte biri bu kavramla zaten tanışıktır. artık daha görünür olmak istediğimiz için sizin gibi kendi kimliğinden ürkenlerin de artık haberi var.

    elbette Allah her şeye kadirdir. hatta sizi yeni baştan kodlayabilir. lakin o zaman siz, siz olmazsınız. çünkü kişiliğiniz tüm bu dini, milli ve cinsel kimliklerinizle beraber ruh programınızı oluşturur.

    eşcinselliğinizden diğer eşcinsellere bakarak nefret etmeyin. çamura düşmüş insanı görmek sizi kirletmez. size yakışan insanlığı pis kabul etmek değil o çamurdakine doğru rol model olmaktır. eşcinselliğini kabul etmiş, pozitif paylaşan, örnek olan, erdemli her bireye hayati derecede muhtacız. çünkü kendini lanetli sanan intiharın kenarında tarif ettiğiniz ruhi bunalım ateşlerindeki bir gence tebessüm edebilmek çok büyük bir kemalattır.

    dualarınzı beklerim...

    YanıtlaSil
  17. COK GUZEL WEYLER YAZIYORSUN....COK MANTIKLI

    YanıtlaSil
  18. salam eflatoon.men azerbaycandan yaziram.... bizim olkede sizinki kimi deyil... meselem bizde gaylere cox pis baxirlar.... bunun yaxsi sey olmadigini deyirler.... menim anam atan menim gay oldugumu bilseler meni oldururler.... men neyleyeceyimi bilmirem... icimdeki hissleri sixa bilmirem... herden intihar elemek bele isteyirem... birdeki bizim olkede erkek erkek sevmesi yoxdu... gaylerin yeri ya olum ya da yolun qiragidir...komek et mene...neyleyim?

    YanıtlaSil
  19. MERABA EFLATOON. Ben escinsel diyilim. Amma gaylere kotu bakmiyorum. Sonucda gayleri de ALLAH yaratmis. Onlarin icindeki kadinsal duygulari da ALLAH yaratmis. Mesela gay kelimesini soyle anliyorum; yasak ask ,sinirsiz sevgi , deli gibi sevmek. Gaylerde bir ask yasiyor. Ama kendini para ile satan gaylere yorumum cok kotu. Bence gay olsanda bir erkekle ilisgin uzun sureli ve ask uzerinde kurulmali. O zaman ask askdir. Her seye butun zorluklara ramen sevmek gerekiyor. Bence gayler gunah bir sey yapmiyorlar. Bunu gunah sayanlara bir sorum olacak. SEVMEK NE ZAMANDAN BERI GUNAH OLDU? Her kese sesleniyorum. Hadi gaylere karsi yalnis ve kotu tavirlari birakalim. Ben hep bu hayatda her seyi anlamaya calisdim.. Benim daha 16 yasimda bir kizim . Benim cevrem ve arkadaslarimin escinsellere yorumu cok kotu. Ben hep onlara anlatmaya calisiyorum ki, burda kotu ve gunah bir sey yok. Onlarda bana diyorlar ki, sende escinsel olacaksin onun icin escinsellere kotu bakmiyorsun. Benim hic sevgilim olmadi. NE hiss etdiyimi , ne isyediyimi bilemiyorum. ESCINSELERE aid haberleri hep izliyorum.. Hep ariyorum escinsellere aid bir seyler ve cok merak ediyorum. 5-6 AY BUNDAN once bir seyler yasamak istiyordum ve hep hayel ediyordum. Daha sonra cevrem ,arkadaslarim , korkularim bogdu bu duygularimi. Belkide aradigim gibi bir escinsel bulamadim onun icin. Artik duygularimi anliyamiyorum. Karierim de benim icin cok onemli. BELKI karier ve escinsellik bir arada olmaz diye dusunduyum icin tukendim. BELKIDE butun bu tepkiler bir arada benim duygularimi sondurmeyi basardilar. Duygularimin sonmesi erkeklere karsi sevgimi artirmadi.. Belki bir gun bu duygular yeniden oyana blir. Belkide duygularim sonmeyib , korkularim duygularimi gizlediyor. Her seyi zamana birakiyorum. ZAman kendi hukmunu vericek. Dayanmaya calisiyorum ve basariyorum. Eflatoon abi bu mevzuda sizin de yorumunuzu almak isterdim. Ben bir sitede okudum ki, escinsellikler buyuk travmadan sonra yaraniyor. Bende buyuk travmalar yasadim ve 5 yil once babam bizi birakib gitti. Tek cocogum. Annem calisiyor. VE beni hic anlamiyor. Bu hayatda beni anlayan bir tek kisi yok. Bazi zamanlarda kendimi asiri derecede yalniz hiss ediyorum. Ben zaten hep yalnizim. DERdimi de ,mutlulugumu da icimde cekiyorum. Okudugunuz icin tewekkur ederim. KENDINIZE iyi bakin. IYI GUNLER.......... ARZU_16......

    YanıtlaSil
  20. @adsız
    teşekkürler...

    @adsız
    kardeş ülkem azerbeycanım, şu aralar dertli sıcak kalpli pakistanım, ta ötelerdeki dostum fas, iran, suriye ve tüm diğer halkları kardeşim olmuş ülkelere dek hepsinde varolan bir gerçek var o da evlatlarının bir kısmı farklılar. eğer onları kırmazlar ve mutlu ederlerse bayrakları semada yükselir. o evlatlar onlara iftihar vesilesi olur. dilerim onlar evlatlarını, evlatları da onları kazanır...

    bu güzel ramazan günü duam böle...

    YanıtlaSil
  21. @arzu_16
    gençliğin ve büyümenin fiziksellik dışında ruhani bir yönü de var. ruhunuzun katmanları açılıyor ve yeni yeni yönlerinizi keşfediyorsunuz. bu çok güzel, tadını çıkarın, anlamaya ve bu yenilikleri Allah sevgisine vesile edin. sabredin. aklınız kalbiniz benliğiniz "tamam" demeden sıkılıp kendinizi heveslerinize bırakmayın. merak etmeyin Allah hayatı cömertçe yaratmış, hiç birşeye geç kalmazsınız. önemli olan varolanı ortaya çıkarırken bunu rıza-i ilahiye uygun olacak şekilde olmasına gayret etmeniz...

    YanıtlaSil
  22. KUR'AN: Hucurât Suresi ; Sure 49, Ayet 13
    Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.

    YanıtlaSil