1 Ağustos 2009 Cumartesi

Kur'anın Bakışı


Eşcinsel kimliğin çağımızda karşılaştığı büyük toplumsal tepkiyi kavradıkça bu kimliğin sosyal ve bireysel onuru daha önem kazanıyor. hakları ödevleri bir yana yaşamı arzu edilmeyen ve hakk-ı hayatı esirgenen bir birey olarak normalden fazlaca dertle sorunla yüzleşiyoruz. bu kadar tepkiye rağmen gariptir, adeta hepimiz hakkında varolan bir şefkat bir inayet ve manevi yardım bizi çevreliyor. son derece samimi islamın tesellisinden yararlanmaya yaklaştığımızda bize layık görülmeyerek uzak tutuluyor. öyle iliklerimize dek bu mana kazınmış ki, eşcinselden modacı, medyacı olur ama imam, ilahiyatçı, hukukçu, olmaz gibi geliyor. eşcinsel olsa olsa modern olur, tikky olur... olur da... yaşlı amcalardan, o her zaman gördüğümüz mahalleli den çıkmaz sanıyoruz. oysa asıl bizim yerimiz burası... toplumun taa orta yerinde aynı oran, aynı yüzde ve aynı sıklıkla zaten yaşayıp gidiyoruz. sadece şimdilik görünür olanlarımız medyada varolduğu için sanki oralara yığılmış zannediliyor.

toplumun içinde o derece onun rengi ile kamufle olmuşuz ki, onun tüm zaaflarını da alıyoruz. göreceli olarak ortalamadan daha hassas kalbimizle daha çok üzülüyor, daha hafif ruhumuzla daha çok etkileniyoruz. cevabın yazılı olduğu adres ise bize tabu olduğundan sadece derin bir üzüntü ile bakakalıyoruz. üzülüyoruz çünkü karşımızda islamı isim olarak alan lakin hayatın dalgaları karşısında bunalan kararan, üzülen, ümitsizliğe düşen ve sıkılan bir anlayış var. bunun böyle olmadığını söyleyemiyor ve eşcinselliğimizi gizlemek adına önceleri o rengi alıyor, sonraları da o hale geliyoruz. oysa son derece pozitif bir bakışı olan Kur'anın gösterdiği manzarada en ufak bir siyah nokta ve üzüntü yok. "her şey güzeldir, ya bizzat güzeldir ya da sonuçları itibari ile güzeldir" ilkesi ile bakışın içinde elbette yas ve figan olamaz. gökkuşağının tüm neşesini bize farkettiren islama çok uzak olan bu kaos kargaşa, bunaltı ve manevi elemleri onun malı sanmak pek büyük bir yanlıştır. Kur'ana muhatap olup derinden derine kendi ruhunda bunun köklerini inceleyen ve muhasebe edebilenler islamın farkettirdiği o gerçeğin iç alemlerinde de uzantılarını bulurlar. psikoloji ve terapi, bu üzüntünün kaynağı olarak karmaşa algısını gösterir. Kur'an ise bir adım daha ileri gidip bunun da sebebinin "dalalet" olduğunu teşhis eder. dalaleti tarif edip onun en etkili çözümü olarak Allahın zikrini önerir. yani sorunu, tüm mevcudatı bir Zat'ın emri altında olduğunu göstermekle çözer. zaten görünen düzen ve sistem buna şahittir. işte o zaman müslümanın karşında dostlar düşmanlar yararlılar zararlılar gibi kavramlar kalkar, sadece bir komutanın emri ile hareket eden tüm ve tek parça bir evren ortaya çıkar. böyle bir sistemde herşey ancak onun rızası ile haraket edeceğinden müslüman kendisine temas eden her hareket ve hal içinde Allahın bir iltifatını bulur ve onun adını anmak onun kalbini tatmin eder, teskin eder, teselli eder, şevklendirir.

bu konu risale-i nur'da 11. pencerede şöyle izah edilmiştir:

"اَلاَ بِذِكْرِ اللَّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ" Bütün ervah ve kulûbün dalaletten neş'et eden ızdırabat ve keşmekeş; ve ızdırabattan neş'et eden mânevî elemlerden kurtulmaları, birtek Hâlık'ı tanımakla olur. Bütün mevcûdâtı, birtek Sâni'a vermekle necat buluyorlar, birtek Allah'ın zikriyle mutmain olurlar. Çünki: Hadsiz mevcûdât birtek zâta verilmezse (Yirmiikinci Söz'de kat'î isbat edildiği gibi) o zaman her birtek şey'i, hadsiz esbaba isnad etmek lâzım gelir ki, o halde birtek şey'in vücudu, umum mevcûdât kadar müşkil olur. Çünki: Allah'a verse, hadsiz eşyayı bir zâta verir. Ona vermezse, herbir şeyi hadsiz esbaba vermek lâzım gelir. O vakit bir meyve, kâinat kadar müşkilât peyda eder; belki daha ziyade müşkil olur. Çünki; nasıl bir nefer yüz muhtelif adamın idaresine verilse, yüz müşkilât olur. Ve yüz nefer, bir zabitin idaresine verilse, bir nefer hükmünde kolay olur. Öyle de: Çok muhtelif esbabın birtek şeyin îcadında ittifakları, yüz derece müşkilâtlı olur. Ve pek çok eşyanın îcadı, birtek zâta verilse yüz derece kolay olur. İşte mahiyet-i insâniyyedeki merak ve taleb-i hakikat cihetinden gelen nihayetsiz ızdırabdan kurtaracak yalnız tevhid-i Hâlık ve mârifet-i İlahiyyedir. Mâdem küfürde, ve şirkte nihayetsiz müşkilât ve ızdırabat var. Elbette o yol muhaldir, hakikatı yoktur. Mâdem tevhidde, mevcûdâtın yaratılışındaki sühulete ve kesrete ve hüsn-ü san'ata muvafık olarak nihayetsiz sühulet ve kolaylık var. Elbette o yol vâcibdir, hakikattır."

5 yorum:

  1. Allah rizasi icin buradaki fontlara bir ceki duzen verin.

    Hersey bu kadar bold olmak zorunda mi.

    Okumak ZOR oluyor.

    YanıtlaSil
  2. ben bold 2 defa kullandım sadece... bu yazı bold değil... peki şimdi nasıl?

    YanıtlaSil
  3. kur'an,çoğu hükümlerinde çoğunluğa göre hüküm veriyo ve insanlar ise bütüne bu açıdan bakıyor ki eksik bir bakış açısı.sizin de demek istediğiniz gibi;bütüne bakış açısı çoğunluğa verilen hükümlerden yola çıkarak diğer azınlık hakkında ortaya hüküm koyabilmektir...mesela beden bir bütündür.beden sadece gözden,kulaktan,ağızdan vs sadece tek bir parçadan oluşsaydı ne kadar tarifsiz bir anlamda olurdu.oysa fark ile zenginlik bütünlüğünde mükemmellik ortaya çıkmıştır.eşcinsellik da kainat bütününden bir parça ve o parça olmadan tablo tamamlanmayıp mükemmel olmuyor.ama gerçekten eşcinselliğin bu bütünde nasıl bir yeri(pozitif mi,negatif mi?)olduğunu bilemiyorum..islam denilen evrenin denge sisteminde parçanın bütüne uyum sağlayıp sağlamadığı anlaşılmalı..Allah indinde gerçek dengesel sistem,islamdır yoksa insanların eksik akıl ve kalbleriyle anlaşılan,yorumlanan noksan gerçeklik değildir hakikat.amaç bu sistemdeki uyum derecemizi öğrenebilmek ve bunun da kur'an ve hadisleri olması gereken gerçeklikte anlayarak ve öğrenerek oluşabileceğini düşünüyorum...ama o dereceye sahip olup olmadığımız mechul şimdilik...alınan yanlış bilgi kalıpları ve sahip olduğumuz perdelerle bu çok zor...Rabbim indindeki merhametiyle daim yardımcımız olsun...daim selametle..

    YanıtlaSil
  4. anlayışınız gerçekten çok ince... desteğiniz için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  5. yazılarınızdan eşcinselliğin caiz olduğu anlasam, yanlış mı yapmış olurum,
    islamda harama helal, helale haram demek mesuliyeti diye biliyorum. Yoksa eşcinsellik içln şüpheli grubunda diyebilirmiyiz? Ayrıntılı tatmin olcağım bir yorum yaparsanız iyi olur.

    ishak

    YanıtlaSil