17 Aralık 2009 Perşembe

Birlik olma sırları 1

Birlik olmak, hayatı hayat yapar, çevrenizi dostlarla doldurur. sizi candan seven bir çevre içinde oluşan teşvik tüm algılarınızı ve şahsi muhasebenizi güçlendirir. sizi gelişime ve değişime zorlarken, bunu eğlenerek yapmanızı sağlar. bunu bir seven ile başarırsanız, ömrünüz bereketli geçer; minik bir arkadaş grubu ile yaparsanız yaşam şevkini bulursunuz; milletçe yaparsanız dünyaya örnek ve model olursunuz; tüm yaşadığınız kuşağı içine alabilirseniz insanlığa adım attırır ve tarihe mal olursunuz.

birlik olmak insanın isteyerek, o ayrımcı mesafeli, snob, bireysel hürriyetini; çok sevdiği canının, nefsinin, arzularının rüzgarını dinlemeyip, mensubu olduğunu düşündüğü grubu için hareketlerini sınırlandırmasıdır. bu küçük adımlar topluca yapılınca azametli büyük eserler ortaya çıktığı gibi, insanlık manası da gerçek yerini bulur. birey kendi özgürlüğü ve ortaya çıkardığı geliştirdiği tüm yetenekleri ile samimi toplumsal çabasını ortaya koyar. neticesinde, Allahtan bu kuvvetli talep, bir mani olmazsa, tahminlerin ötesinde bereket bulur.

bu tavrı birlikte kazanmanın pratiği olan ibadetten, en zarif tefekkürlere ve en hassas inanç detaylarına kadar İslam asırlardır bu konu üzerinde durmaktadır.

peki bu denli parlak islam, mazi denilen geçmişi niçin tümüyle elde edemedi?

** çünkü bizde altı hastalık var:

* ye'is yani ümitsizlik,
* doğruluğun siyasi ve toplumsal hayat içinde ölmesi
* "düşmanlık" kelimesine muhabbet edip, gerilimi artırmaya meyil duymak
* imanın insanları birbirine bağlayan bağlarını bilmemek
* salgın hastalık gibi yayılan baskı ve kontrolsüz denetim meyli
* şahsi kazanım ve heveslerine tüm yaşamını bağlamak.

ümitsizlikten kasıt, Allahın şefkatinden ümidini kesmektir. hele bunu, kendi inancı buna layık değilken ve hayata cevaplar verebiliyorken yapmak çok zamansız bir hastalıktır. çünkü yakaldığında, hayata cevap veremeyen bir felsefeye dahi yenik düşürtür. insanı doğru olan inancını yaşayamamaya götürür. içine kapanık bir yenilgi havası her tarafı kaplar. oysa biz inancımızın gereğini fiillerimizle de gösterebilsek değil hakikatı arayanlar dünyanın koca kıt'aları dahi islama girecekler. bu yüzden bazı alimler islamın tüm insanlığı kucaklayamayışında bizim laubali ve tembel halimizi sebep olarak sayarlar. bu kalın uyuşukluk örtüleri dünya olayları ile parçalanmış ve bilimsel gelişmelerle hassaslık artmışken, birlik olma sırlarını keşfetmek daha da önem kazanmıştır.

** çünkü islama dışarıdan bakanlarda sekiz dehşetli maniler var:

* cahillik: evet islamı reddetmenin insanlığın tüm ortak kazanımını reddetmek olduğunu bilmemek kişiyi islamdan uzakta tutar.
* yalnızlık: "benim anlayışım böyledir" demek güzeldir, lakin bunu değerli kılan başkalarının bakış açılarına açık olabilmek ve paylaşmaktır.
* kendi hayat anlayışında taassub: ötekileştirmenin ve ayrışmanın sebebini oluşturur. taraftarlığın sinirli ve düşmanca tavırla ortaya çıkışıdır.

* ruhani liderlerin liderlikleri ve tahakkümleri: ruhani bir liderin durumu o ruhani yolun sembolü olup, o hayat algısını temsil etmekten çıkıp, "diğeri"ne karşı göz kapama anlamına gelince tabilerinin de hayatın gerçeğine ulaşmasına engel olur. şimdi hürriyet fikri, bu karanlığı aydınlatmaya başlamış görünüyor.
* yabancıların ruhani liderlerini körü körüne taklit etmeleri: kişisel algı ve bireysel gelişim eğer ruhani anlayış altında ezilir ve kapanırsa, ortaya tek renkli bir taklit çıkar. şimdi gerçeği aramak meyli herkeste uyanması ile bu hastalık insana kendini tekrar muhasebe ettiriyor.

* bizde bulunan baskı meyli: maalesef güleryüzlü, pratik, en zor sorulara keyifli cevaplarla meseleyi toplayan üslubumuz kaybolup, Allahın ayetlerindeki haşmeti vereceğim derken, ayetteki otorite yerine kendisini koyan bir üsluba kaymak baskıyı hem gösterir hem de siz de böyle yapın der gibi ders verir. tartışamayan ve talebe olup herşeyi konuşamayan bir toplum zannedildiği gibi alim olup ağırlık kazanmaz. sadece olur olmaz herşeye olan talebini legalleştirmek için sertliğini konuşturmaya başlar. oysa Kur'an karşısında (Hz. Peygamberim (a.s.m)'de dahil) herkes ancak talebe olabilir. birbirine meseleyi aktarırken de sadece iki talebenin arasındaki ders münazarası seviyesinde olabilir. bu asırlarca böyle korunmuşken şimdi bu zamanda da devamına gayret sarfetmek gerekir. zaten konuşan birey haline geldikçe bizler konuşmayı öğrendiğimiz gibi baskıyı da sonlandırabileceğimizi öğreniyoruz.
* bizdeki kötü ahlakımız: eğer huylar ve hayat algısı doğru bir eğitim ve ölçü ile hayata bakamazsa ölçüsü kendi hevesleri olur. bu göreceli tavırdan kişiyi kurtaran ilahi ölçüyü ortak payda edinmektir. lakin içinden ve nefsinden gelen şiddetli muhalefet ve başkaldırı bazen kişinin kendisini bile şaşırtan şekillerde, zekice kotarılmış sonuçlarla ortaya çıkar. eğer konumu islamı gösteren yada temsil eden bir yerde ise o zaman karşısındaki ne olursa olsun bu durumu yapmacık ve çirkin algılar. işte bu profil zarar verici bir tablo çizer. şimdi çirkin ahlakın neticeleri görülmesi ile bu durum ortadan kalkmaktadır.
* yanlış algı: bilimsel gelişmeler ve tarihin seyri, islamın tavrına zıt yada onu yanlışlıyor zannederek bilimsel gelişmelere karşı tavır almaktır. sanki islam demek, dışarıdan bakanın elinde olan bilimsel gelişmeye karşı durmaktır.

bilimsel gelişmeler, gerçeği arama şevki, medeniyetin güzellikleri ortaya çıktıkça bu maniler ortadan kalkmakta, yepyeni bir sabaha bizleri hazırlamaktadır.

bu güzel analiz, 1911 de Şamda Emeviye Camiinde içinde 100 alim bulunan 10 000 kişiye verilmiş bir hutbedir. hutbeyi veren Said Nursi, "bu hutbeyi siz böle bilin" diye değil, "bu dersi Kur'andan ben böyle aldım. bu aldığım dersi sizle paylaşıyorum" manasında verdiğini belirtmiştir. birlik olma sırlarının ilk adımı olarak, 100 yıl sonrasına 2000lere büyük bir ibret olan bu dersi tekrar ve dikkatle okumalarını tüm okuyucularıma tavsiye ederim.

5 yorum:

  1. hakikat güneşinden istifade eden yıldızlar gibi olmak ne güzel...yazınız gerçekten güzel(güzel;bütüne uyum sağlayan parçadır)...verebilmenin amacı doğru alabilmek içindir...paylaşım için teşekkürler...

    YanıtlaSil
  2. desteğiniz için ben teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  3. MERHABALAR.Ben bu siteye girmekden cok keyif aliyorum. Kendimi yalniz hiss ETMIYORUM. En azindan bir yerlerde beni anlayan birileri daha var. IYIKI VARSINIZ. Insana yasamak gucu ve umit veriyor.....ARZU_16

    YanıtlaSil
  4. teşekkürler, desteğinizin devamını dilerim.

    YanıtlaSil
  5. iyiki böyle cesur bir blogçu var ki hissettiklerimizi beyan ediyor. Çok teşekkür ederim...

    YanıtlaSil