23 Temmuz 2009 Perşembe

ibadet ihtiyacı - 2




yazın sıcak günleri yatağa cezbederken, hayatın koşuşturması daha bir yorarken, içimizden taşan duygular ruhumuzu rengarenk boyarken kontrollü olmak daha bir önem kazanıyor. çevremize ailemize sevdiklerimize karşı kontrollü olmak ama kendimizi boğmamak, aradaki mesafeyi korumak ama sevgimizi gösterebilmek daha dikkat edilesi bir yer işgal ediyor.

pırıl pırıl bir kalbin ihtiyacı olan mutluluk ve neşe yerini hüzne bırakmaması için, o kalbin dayandığı temellerle bağlantısının kopmaması gerekir. yalnız kaldığına inanan ve kainat dolusu bir sevgiye aç bir kalbin duyacağı hüzün de büyük olur. bu hüznü ne uyuşturucular ne de dibe vuran bir eğlence iyi hale sokamaz. din bir kimlik olarak kalbimizde müracaat edilmeyi beklerken, kenarından köşesinden dolaşmakla ötelemekle yada unutmaya çalışmakla vicdan susmuyor. çevreden gelebilecek "aaa hem ibnesin hem de ağzın Allah diyor!" tepkileri yüzünden uzak durmak kabil olmuyor. şükür seccadesinde hicab ve utanç içinde olmaktan kaçınmak yada geri geri giden ayaklarımız o an ile yüzleşmemize engel olamıyor. çünkü o an o kadar saf ve içten ki, paylaşılan o duygu o kadar yoğun ve bizden ki bizi cezbediyor.

ibadetin bu güzel anlarını doya doya yaşamak sanki "bizim gibi" kirlilerin(!) uzağında olmasını isteyen ve eşcinsel olmanın diyetinin bir şekilde ödenmesini dileyen arkadaşlarımız da varlar. oysa bu varoluşumuzun gereği olan bir durum... eşcinsel, kadın, engelli yada zenci olmak; ötekilenmek, ezilmek sadece bu dünyanın bir acayipliği... bir adım ötede, el açmakla geçilebilen o manevi dünyada, her an herkesin her talep için eşit olup kendisine muhatap olunduğu yerde böyle ayrımlar yoktur. olmadığı kendi hayatımızla ortada. edilen dualara istenilen ihtiyaca en güzel cevaplar elimizin yetmediği mesafeden vakt-i münasipte veriliyor yani gönderiliyor. bunu herkes vicdanen biliyor. bir kahvenin kırk yıllık hatırının olduğu kültürümüzde bu nimete elbette öyle bir şükür gerekir. çünkü şükür nimeti ziyadeleştirir artırır. "ne nimeti?" diyenler çevrelerine baksalar hemen farkedeler ki, sıcacık aileleri var, neşeli dostları var, hayatı çok daha derin algılayan akıl ve hissedebilen bir kalp var. daha ötesi adeta biz mahçup duruma düşmeyelim diye yardım edilen bir hayatımız var. daha ne kadar bunları görmezden geleceğiz?

bir cesaret edip ibadetin manasını öğrenenlerin hemen akıllarına gelen soru ile tökezlememeleri için dikkatle okumak lazım:

"Sakın deme: «Benim namazım nerede, şu hakikat-ı namaz nerede...» Zira bir hurma çekirdeği, bir hurma ağacı gibi, kendi ağacını tavsif eder. Fark yalnız icmâl ve tafsil ile olduğu gibi; senin ve benim gibi bir âminin -velev hissetmezse- namazı, büyük bir velînin namazı gibi şu nurdan bir hissesi var, şu hakikattan bir sırrı vardır -velev şuurun taalluk etmezse-. Fakat derecâta göre inkişaf ve tenevvürü ayrı ayrıdır. Nasıl bir hurma çekirdeğinden, tâ mükemmel bir hurma ağacına kadar ne kadar merâtib bulunur. Öyle de: Namazın derecâtında da daha fazla merâtib bulunabilir. Fakat bütün o merâtibde, o hakikat-ı nûrâniyyenin esâsı bulunur."

madem ki hurma çekirdeği de hurma, hurma ağacı da hurmadır, öyleyse namazın manası az yada çok benim hayatımda da olmalıdır. toplum yada sevdikler zamanın dalgaları içinde benden uzağa da düşseler yanımda namaz bulunmalıdır. ahiretin en büyük sorusu namazdır, "eşcinsel misiniz, değil misiniz?" değil! dışlandığımız şu yabani asırdan alınacak en iyi intikam, bu asırdan bile ahiret karını kazanarak çıkmaktır.

dünyada ahirette, imanın izzeti ile, başı Rabbinden başkasına eğilmez onurlu insanlar olmamız dileği ile...

4 yorum:

  1. şu söyledikleriniz umumu,tüm iman etmiş mümin yada mümine kişileri kapsayan bir durumdur.namaz islamın 5 şartından biridir.dinin direğidir.kalbin nurudur.hakkında çokça hadisi şerif ve ayeti kerime bulunmaktadır.iman etmiş herkese buluğ çağından itibaren farz olan bir ibadettir.bunu farklı birşeymiş gibi yansıtmanın alemi nedir?burda eşcinselliğe sürekli vurgu yaptığınız konular, tüm inananları alakadar eden mevzulardır.namaz,kötülüklerden korunmak için vardır.islamın yasak ettiği bir durumu mübahlaştırma gayretini lütfen izah ediniz.eğer ki bu varsa tüm samimiyetimle söylüyorum bu düşüncemden vazgeçicem.kalbimizi ruhumuzu,sakladıklarımızı,gaibi bilen Rabbimizdir.içimizdeki niyetleri bilen O 'dur.bize şah damarımızdan yakın olan O'dur.
    erkeklerin erkeklerle olan ilgi alakasına gay olarak isim veriliyor.kadınların durumuna lezbiyen deniyor.gay=lezbiyen mana olarak birbirlerinden farklı şeyler değil.bir insanın gay olması yada lezbiyen olması onu imanından etmez.buna katilırım.çünkü imanın esasları 6 dır.bu 6 esasa inanan her insan iman etmiş olur
    gönderilen kitaplara inanmak dedik;açalım burayı;dinin yasak ettiği konuları mübahlaştırma eğilimi yada inkar etmek imanın 6 esasına dahil olan kitaplara inanmak kısmına iman edilmemiş anlamı taşımaktadır.bir ayetin inkarı,imandan çıkarır.bunlar hassas konular.
    ya beni gerçekten aydınlatın kesin delilleriniz varsa.yazdıklarımı yayınlamıyorsunuz.halbuki ben bir kinle değil gayet ılımlı bir tavır göstererek yazıyorum.bunu yayınlamasanızda sayfama gelip konuyla ilgili açıklamalarda bulunabilirisiniz.ama sayfanızda açıklarsanız memnun olacağımı belirtmek isterim.iyi geceler...

    YanıtlaSil
  2. konuya o kadar dışarıdan ve ilgisiz bakıyosunuz ki aynı paydayı bulmak çok zorlaşıyor. her mevzuyu aydınlatan Kur'an şu güzel cuma vaktinin feyzi ile şu noktayı da aydınlatabilir.

    bunu farklı bir şeymiş gibi yansıtıyorum çünkü farklı. siz sadece gördüğünüzü gerçek sanıyorsunuz. topluma baktığınızda adam bunalıyorsa evlendiren böylece derdini halleden; Hz. Lut'un kavmine baktığınızda azgınlık vandalismini değil sadece eşcinsellere zulmünü gören ve buradan da eşcinselliğe nefretinize delil bulan; islama baktığınızda siyah ve beyaz kadar net ve açık hükümleri görüp sığlaştırdığınızın ve içsel muhasebeleri ihmal ettiğinizin farkına varmadan yazılar yazıyorsunuz. iki kelime öğrenip isimlendirmekle ve o iki ismi evlendirmekle işi hallettiğini düşünmek mi topluma hamiyettir? yarısı boşanma ile neticelenen evlilikler içinde en büyük sebebi görmemek mi vatanperverliktir? büyük zatların kudsi dualarını eşcinselliğe şifa diye kullandıktan sonra size karşı riyakarlıklarını yutup, onların hamamların karanlıklarında;gece yarısı parklardaki sırlarını görmemek mi doğruluktur? sonra bu kadar duyarsız ve sağır olup bu insanlar artık yalandan bıktım hayat bir şey ifade etmiyor dediğinde üzülme dua et geçer deyip tümden onun kimliğini inkar etmek mi yardımdır? siz hakikaten toplumu gördüğünüz gibi kabul ediyorsunuz. lakin islam çok daha derin bakıyor. islami hamiyetinizle bir şeyler paylaştığınız modern ve nazik bir gencin gözlerinden içeri baktığınızda onun ruhunu görmeyi başarırsanız, orada neden sizin anlattıklarınızı dinlememek gayreti olduğunu bulursunuz. onun tüm kimliklerini inkar ederek, onu nasıl bir hayata davet ediyorsunuz ki? zencilerin islamdan hissesi beyaz olmaları mı dır? eğer islamın vereceği buysa o zaman islam anlayışımızı muhasebe etmeliyiz. Kur'an bundan çok daha derin bir ifadeyi ve iç muhasebesini bizlere vermiyor mu?

    bir ayet inkarıdır gidiyor. ayetin mealine iman ne zamandır farz oldu? yazılan tefsirlerde eşcinsellik hiç sizin dediğiniz gibi değil çünkü eşcinsellik erkek olmak gibi kadın olmak gibi tek başına hükmetmeye yeterli bir kimlik değil. hüküm kişiliğe verilir, taşıdığı onlarca kimlikten birisine verilmez. bu sebepledir ki, kıtaları ellerinde tutan, islama karşı bir fitneyi bir gecede söndüren maddi saltanatın halifeleri ve şeyhülislamları, manevi saltanatın alimleri ve sultanları 14 asırdır adama eşcinseldir diye doğrudan hükmetmemişler. eğer sizin yükseltmeye çalıştığınız nefretin ateşi ile hareket etselerdi, eşcinseldir diye çukurlara doldurulmuş yüzlerce hadise, temizlenen memleketleri tarihte görürdük. tam tersi, yeteneklerinden yararlanılmış, sistemin parçası olmuş, hatta pek çoğu tarihte şerefleri ile yerlerini almışlar.

    kendi evladının tüm kimlikleri ile iftihar edebilen, onu öyle kabul edip yolunu açabilenler kendilerinden yüksek nesiller yetiştirir. "benim gibi ol, doğru budur" diyen ebeveynlerin yapmadıkları tüm işler evlatlarına miras kalır.

    Dipnot: yazdıklarınızın size göre doğru olduğunu düşünmeniz güzel. eğer muhatabınıza bir şey aktarmak istiyorsanız onun penceresinden de bakmayı deneyin. ben size bir şey aktarmak derdinde değilim, zaten eşcinsellerden her şeyi ile istifade edip çevrenizdeki kaç eşcinselden yararlanıp, "yok öyle şey" deyip onları sindiriyorsunuz. benim muhatabım işte o sindirilmiş ve islami şevki hissetmek isteyip de ona bir türlü sarılamayanlar. bu blogun amacı hem eşcinsel hem müslüman kimliklerini yanyana taşımak isteyenler... malum henüz hücre hücre, lazerle genlerimizdeki eşcinellik bilgisini yakıp yoketmiyor ve karakterimizi bu kadar tahrip edemiyorsunuz.... henüz....

    YanıtlaSil
  3. daha bilimsel delillerle konuşalım ben bu konuyu anlamak istiyorum.ayrıca bu konuyu düşündüğüm zamanlar,genetik anlamda sorunlar yaşayıp kendine bir kimlik bulma çabasında olan insanların bu büyük imtihanını anlayabiliyorum.ama benim ruhum bu,diyen birini nasıl anlamamızı bekliyorsunuz.lezbiyen ilişkilerde sizin pencerenizden sorunsuz anladığım kadarıyla.bunu siz dahil izah edemiyorken ve ayetlerle bu tezinizi güçlendirme gayretindeyken şu bahsettiğiniz hangi sürenin ayetleridir soruma neden cevap bulamıyorum?bir hadisi şerif var. sağlam bir hadis.ravisi şu an hafızamda değil onuda yazarım.kimki kuranı
    kendi görüşüne göre tefsir ederse küfre girer.

    ben kişilik olarak duyarlı,özünde insan olma yetisini kazanmış herkese ve can taşıyan tüm varlıklara karşı saygı duymam gerektiği bilincinde olan biriyim.öncelikli amacım sizin vurgu yaptığınız ayetleri süreleri öğrenmek istiyorum hangi tefsirde olduğuna bakmak istiyorum.süi zandan kaçınınız,ben agresif bir şekilde yazmıyorum.dediğim gibi özünde taşıdığınız iyi niyetinizi anlamakla beraber,araştırmalarımdan sizin bahsettiğiniz ölçüde ay ve lezbiyenlik konularına dayanak oluşturabilecek bir veriye rastlamadım.
    iyi günler diliyorum...

    YanıtlaSil
  4. kaçamak cevaplar güzeldir. sayfaları çevirir, şimdi de şuradan bakalım dersiniz, olur biter. ben alim değilim. bir savım da yok. dün de böyle dedim bugün de böyle diyorum. profesyonel cevaplar istiyorsanız daha önce şurada yer vermiştim :

    uzman gözüyle eşcinsellik

    kişinin büyük imtihanını anlıyorsunuz ama benim ruhum böyle diyenleri anlamıyorsunuz. inanın ben de sizi anlamıyorum. yani illa iç savaşımız böyle uzayıp gitmek zorunda mı? hiç barış yapma hakkımız yok mu? illa birinden biri - hem de aynı cins değillerken - zorlanıp elenerek ya eşcinsellik ya islam mı demeliyiz? yani bu kadar basit. birini ele ve sonuca git. elbette böyle değil!

    benim penceremden ne zaman baktınız ki lezbiyenlikle ilgili mevzu açıyoruz. lezbiyenliğin kabul edilmemesini takan kim? zaten onlar varlar! Allah var etmiş zaten. sorun: onların varlıklarını kenara ittirip ezmek mi daha insani? yoksa toplumsal paydada yerlerini bulmak mı? konu burası! evli bayanların deneme maksatlı yararlanma çalışmaları ne denli bizden uzak olması gerekiyorsa, eşcinsel olmayan erkeklerin de eşcinsellerden yararlanma hareketlerinin o derece sınırlanması lazım. zaten ayetlerde bunu ders veriyor. aileye ve aile kurumuna değer veriyorsanız o zaman zorla evlendirilen bir lezbiyenin - büyük ihtimalle - kısa evlilik hayatındaki durumunu nasıl rehabilite edeceksiniz?

    hem Kur'anın 300 620 harfi de bize bakıyor. okuyoruz istifade ediyoruz. ne namına bazı ayetler bize, bazıları başkasına? bu neyin tasnifidir? bu blogda yazılan tüm yazılarda temel payda, toplumun her kesimini içine alan bir islam anlayışının tüm kimliklerle uyumlu yaşanabileceğine bir çalışmadır. bir fikri araştırmadır. hiç bir alim aşağılanmamış, haddi aşan her ifadeden özellikle kaçınılmıştır. sizin çocukca rekabete dayalı "bak bu meal şöyle bu meal böyle" yarışınıza katılmam ve o felsefeden cevap vermem mümkün değildir.

    kişilik olarak duyarlılığınızı anlattığınız uzun ifadeler ancak nefret suçundan bahsettiğinizde bir mana kazanabilir. ya yazdığınızı okumuyorsunuz yada ifadenize sinmiş olan dehşetli ayrımcılığı görmüyorsunuz. "bilimsel değil, yada sizi samimi bulmuyorum" ifadeleri ile yorum yazmanıza gerek yok. internet hem herekese geniş, hem özgür bir ortamdır. zaten insan fıtratına uygun hareketiniz varsa devam eder gidersiniz...

    YanıtlaSil