17 Temmuz 2009 Cuma

Sabır

Hayatın dalgalarına karşı kendimizi ümitsiz yönsüz ve kaybetmiş hissettiğimizde en çok gereksinim duyduğumuz kuvvet sabır kuvvetidir. kimliğimiz hakkında kafamız karıştığında, ailemizin teklifleri karşısında, yalnız başına bunaldığımızda, dostlar arasında bir garip hüzne kapıldığımızda, "bay doğru" arayışında tırmandığımız zirveleri boş bulduğumuzda, işte o anda herşey artık fazla ağır geldiğinde ihtiyacımız olan kuvvet sabır kuvvetidir.

Sabır kuvveti hayatın dehşetine, ölümün acayipliğine karşı Allaha itimad etmektir. onun hakkımızda abes birşey yapmayacağına inanmaktır. bu süreci doğru cevaplayanlar kazançlı çıkar, tükenenler heba edip kaybeder. hem süreç içinde hem neticede zarar etmiş olurlar.

İnat ve sabır şeklen birbirine benzerler. aralarındaki fark dayandıkları ve güç aldıkları kaynaklarıdır. vicdan sabrı hep doğru tesbit etse de, akıl kalp ve diğer manevi cihazlarımızın da bilinçle kullanılması bu kuvvetin doğru kullanılmasını sağlar. Allahtan dileklerimizde sabır kuvvetinin doğru kullanılması çok tesirlidir.

tersi durum olan hırs ise aceleciliktir. panikle uyulması gereken adımların atlanmasına ve neticenin elde edilmemesine sebep olur. özellikle biz eşcinsellerin kendi alemimizde bu kimliği doğru yerleştirmemiz belli bir sürece dayanır. ailemizin tüm kimliklerimizle uyumlu olması süreç alır. eş ve dost çevresinin oluşması ve sonrasında devamı süreç alır. yalnızlığın verdiği hırçınlıkla hırs etmek ise bizi neticeden mahrum bırakır. hırs eden, zarar bulur.

sabır ya takliden kendini oyalayarak beklemek yada manasını bilip sahip çıkarak hayata katmak şeklinde uygulanır. "sabretti" desinler diye değil, "Allah, şartların dili ile, benden sabrı istiyor" diyerek doğru hareketi göstermek bizi neticeye ulaştırır. buna "sebat"denilir ki, sabrın hakta şiddetle uygulunmasıdır.

sabrın uygulanış konuları çok geniştir. Kur'an 3 başlıkta toplar. Allahın yasaklarından uzak durmakta sabır, musibete karşı sabır ve Allahın emirlerini sürekli uygulamada sabırdır. yasakladığı pek az şeyden uzak durmakla hayatın gerçek lezzetini almak ki takvadır. takva ile Allaha yaklaşılır. musibet sanıldığı gibi "kötü bir bela" değil, "isabet eden" manasına gelir. çok ötelerden, ayarlanıp size yollanmış bir kaderin oku olarak, izleyen meleklerin hayretleri içinde, tam hedefinden ve vaktinde bizi vurur. gönderen o okla bir mesaj yollamıştır. mesaja bakmayıp okla uğraşmak ve sitem etmek okun acısını artırır. tevekkül ve teslim ile karşılık veren kazanır. yani bu musibetin geçmesi için sebeplere başvurup neticesine kanaat etmek gerekir. derler ki:"Evet, musibetin darbesine karşı şekvâ suretiyle elbette âciz ve zayıf insan ağlar. Fakat şekvâ Ona olmalı; Ondan olmamalı... Yani, musibeti Allah'a şekvâ etmeli; yoksa Allah'ı insanlara şekvâ eder gibi "Eyvah! Of!" deyip "Ben ne ettim ki bu başıma geldi?" diyerek âciz insanların rikkatini tahrik etmek zarardır, mânâsızdır". Allahın emirlerini sürekli yapmakta sabır da çok önemlidir. geçmişin elden çıktığını ve geleceğin henüz gelmediğini bilip "şu anı" kurtarmak, "şu anı" kazanmak, mademki şu andayız, onu ibadetle kıymetlendirmek ve yakalamak lazımdır. şu an diye diye toplanılmış ve kazanılmış bir amelle bu dünya hayatından karlı çıkılır. zaten olaylar otomatiğe bağlanmış bir sürekliliğe müsaade etmezler.

sabır birbirimizi teşvik etmemiz gereken en büyük erdemdir. büyük aşklar sabır taşları ile imar edilirler.

Sabrı zaferin anahtarı olarak kullanabilmek dileği ile...

1 yorum:

  1. Herzamanki gibi bomba bir yazi olmus,
    umarim sabredebilenlerden olabilirim, hepimiz
    icin ayni seyi diliyorum.
    Suanda goremesekde herseyin altinda birer sebep ve bizim kavrayamadigimiz nedenler oldugu soyleniyor.Kıt aklimla bu konuya cok yogunlasmak istemiyorum cunku nekadar dusunsemde ,kafa yorsamda cevap bulamiyorum.
    Oyle anlarda en mantikli cozum hep sabretmek ve Allah a siginmak oluyor.
    Yani hic yokken,bir sekilde Allah'in istemesi ile varlik bulduk, hem de dağ taş ,kedi, cicek yada ot, bocek vs deil,insan olarak yaratildik.Kolay olmadigi cok acik,insan olmak cok zor.Escinselin sinavi ayri, engellininki baska,zenginin ,en saglikli mukemmel,ideal insan denen sahislarin bile eminim derdi vardir.
    Sanirim dert cekmek icin burdayiz ve sabretmemiz isteniyo bizden. Dedigim gibi surekli bunlari sorgulamanin , gucumuzu daha da azaltmaktan ve direncimizi kirmaktan baska hicbir faydasi yok.O halde geriye sabirdan baska cikis yolu kalmiyo. Bunu basarmak cok zor, kendimin beceremedigi birseyi baskalarina tavsiye etmek ne kadar dogru bilemiyorum fakat
    sabredelim demek istiyorum bende herkeze.
    Yani enazindan insaniz, hala kalbimiz atiyor,
    duyuyoruz, hala iyi seyleri ,guzellikleri,mutlu olmayi yada cenneti arzu edebiliyoruz.Bunlar bile hala bir Işığın var olduguna ,yada tamamen karanliga gomulmedigimize dair en acik kanitlar bence. Insallah sonunda hersey hepimiz icin cok hayirli ve guzel olur.
    Boyle dilemekten,sabretmekten, ve O'ndan(cc)istemekten baska caremiz yok cunku...

    YanıtlaSil