21 Mart 2009 Cumartesi

Kur'anı anlamak

Eşcinselliğin ne olduğu, toplumda yeri ve kendi durumu ile ilgili başlayan sohbet, araştırma, açıklama eninde sonunda Kur'an konusundan geçer. Eşcinselliğe bir ünvan ve sıfat olarak sahip olan bireyler kendilerini kainatın kitabı içinde bulabilmek isterler. Kur'an insanın isimlerinden bahsederken onları tevhide davet eder, sıfatlarından bahsederken bir sıralama yapmaya davet eder, fillerinden bahsederken bakış açısı verir, zarflarından bahsederken peygamberlere özendirir.



Ayetler "ey insanlar" deyip davet ettikçe en güzel muhataplardan biri de eşcinsellerdir. Kur'anın beyanı tam olabilmesi ve tüm insanlığa hitap edebilmesi için eşcinseller de bu kitlenin içinde yerlerini almalıdırlar. bunu aslında her eşcinsel derinden hisseder. yalnız Kur'anda kendi gözleri ile görmek için muhatap olduğunda ortaya büyük bir eksik çıkar. onu kelamından anlamaktan acizdir. acizdir, çünkü yıllarca bir düşman ve öcü gibi gösterilmiştir. acizdir, çünkü birden bir sayfada karşılaşıp, okuyup da yıkılacağı bir lanetten korkar. lakin merak eşcinselin temel özelliği olmakla bunu daha kolay yöntemlerle araştırır. bu konuda kaynaklar Kur'an üzerine yazılmış eserlerdir. bu eserler tefsirler, mealler, diğer eserlerdir.



1. Kur'an: Doğrudan Allahdan geldiğini kendi içindeki benzersizliği ve onu harfiyyen yaşayan Peygamberimizin hayatının onun mucizesi olması isbat eder. kendi içinde 40 ayrı mucizeyi barındıryor olması ile ayrı bir inceleme konusudur. Hem Kur'ana benzer yazmak, taklidini yapmak için gâyet şiddetli iki sebeb vardı. Birisi; düşmanın onu susturma hırsı. Diğeri; dostlarının taklit şevkidir ki, şu iki şiddetli ümit altında milyonlar Arabî kitablar yazılmış ki hiçbirisi ona benzemez. Âlim olsun, âmi olsun her kim Ona ve onlara baksa kat'iyen diyecek ki: «Kur'an, bunlara benzemez. Hiçbirisi Ona benzer gelemez.» Şu halde, ya Kur'an bütününün altındadır. Bu ise, bütün dost ve düşmanın ittifakıyla battaldır, muhaldir. Veya Kur'an, o yazılan umum kitabların fevkındedir, Mu'cizedir!



2. Kur'an Tefsirleri :


Tefsir iki kısımdır.


Birisi: Malûm tefsirlerdir ki, Kur'anın ibaresini ve kelime ve cümlelerinin mânalarını beyan ve izah ve isbat ederler.


İkinci kısım tefsir ise: Kur'ânın imanî olan hakikatlarını kuvvetli hüccetlerle beyan ve isbat ve izah etmektir. Bu kısmın çok ehemmiyeti var.


bugüne kadar islam tarihinde yazılan tefsir sayısı yaklaşık 350 000 dir.



3. Meal :


gariptir, bu son yüzyılda ortaya çıkmış, aslında Kur'anı küçük düşürmek niyetiyle ortaya atılmış, sonradan samimi mü'minlerin elinde ehlileşmiş bir tarz olan Meal hakkında şu ilginç alıntıya bakmak gerekir:


"
"Elhamdülillah" bir cümle-i Kur'aniyedir. Bunun en kısa mânası, ilm-i Nahiv ve Beyan kaidelerinin iktiza ettiği şudur:


كُلُّ فَرْدٍ مِنْ اَفْرَادِ الْحَمْدِ مِنْ اَىِّ حَامِدٍ صَدَرَ وَعَلَى اَىِّ مَحْمُودٍ وَقَعَ مِنَ اْلاَزَلِ اِلَى اْلاَبَدِ خَاصٌّ وَمُسْتَحِقٌّ لِلذَّاتِ الْوَاجِبِ الْوُجُودِ الْمُسَمّىَ بِاللّهِ


Yani: "Ne kadar hamd ve medh varsa, kimden gelse, kime karşı da olsa, ezelden ebede kadar hastır ve lâyıktır o Zât-ı Vâcib-ül Vücud'a ki, Allah denilir." İşte "ne kadar hamd varsa", "el-i istiğrak"tan çıkıyor. "Her kimden gelse" kaydı ise, "hamd" masdar olup fâili terk edildiğinden, böyle makamda umumiyeti ifade eder. Hem mef'ulün terkinde, yine makam-ı hitabîde külliyet ve umumiyeti ifade ettiği için, "her kime karşı olsa" kaydını ifade ediyor. "Ezelden ebede kadar" kaydı ise; fi'lî cümlesinden ismî cümlesine intikal kaidesi, sebat ve devama delalet ettiği için, o manayı ifade ediyor. "Has ve müstehak" manasını "Lillah"taki "lâm-ı cer" ifade ediyor. Çünki o "lâm", ihtisas ve istihkak içindir. "Zât-ı Vâcib-ül Vücud" kaydı ise; vücub-u vücud, Ulûhiyetin lâzım-ı zarurîsi ve Zât-ı Zülcelâl'e karşı bir ünvan-ı mülahaza olduğundan, "Lafzullah" sair esmâ ve sıfâta câmiiyeti ve ism-i azam olduğu itibariyle, delalet-i iltizamiye ile delalet ettiği gibi; Vâcib-ül Vücud ünvanına dahi, o delalet-i iltizamiye ile delalet ediyor.


İşte, "Elhamdülillah" cümlesinin en kısa ve ulema-yı Arabiyece müttefek-un aleyh bir manâ-yı zâhirîsi şöyle olursa, başka bir lisana o i'caz ve kuvvetle nasıl tercüme edilebilir?


Hem elsine-i âlem içinde lisan-ı nahvî Arabî'den başka birtek lisan var; o da hiçbir vakit Arab lisanının câmiiyetine yetişemez. Acaba o câmi' ve i'cazdarane olan lisan-ı nahvî ile mu'cizekârane bir surette ve her ciheti birden bilir, irade eder bir ilm-i muhit içinde zuhur eden kelimat-ı Kur'aniye; sair elsine-i terkibiye ve tasrifiye vasıtasıyla, zihni cüz'î, şuuru kısa, fikri müşevveş, kalbi karanlıklı bazı insanların kelimat-ı tercümiyesi nasıl o mukaddes kelimat yerini tutabilir?"



böylece asıl hükmüne bakılacak eserlerin tefsir olduğu da ortaya çıkmış oldu.



Meale İman



genelde kolaycı bir millet olarak hemen meale sarılır ve kelime karşılığı olarak Kur'anı bir fihrist ve puan cetveli gibi kullanmak isteriz. gerek eşcinselliği merak edenler gerekse eşcinsel duygusu olan homofobik ve eşcinselliği yoketmeye çalışan insanlar hemen kolayca açıp mealden işte böyle diyor derler. "mealin yeri nedir?" diye bakacak olursak şu usulle karşılaşırız:



"Kur'anın herbir kelâmı, üç kaziyeyi müştemildir:



Birincisi: Bu, Allah'ın kelâmıdır.

İkincisi: Allah'ca murad olan mâna, haktır.

Üçüncüsü: Mâna-yı murad, budur.



Eğer Kur'anın o kelâmı, başka bir manaya ihtimali olmayan muhkemattan olursa veya Kur'anın başka bir yerinde beyan edilmiş ise, birinci ve ikinci kaziyeleri aynen kabul etmek lâzımdır ve inkârları da küfürdür.



Şayet Kur'anın o kelâmı, başka bir manaya ihtimali olan bir nass veya zâhir olursa, üçüncü kaziyeyi kabul etmek lâzım olmadığı gibi inkârı da küfür değildir.



İşte müfessirlerin ihtilafları, ancak ve ancak şu kısma aittir."



buradan da görüldüğü gibi, mananın türkçe karşılığında olan kelimelerden hangisini seçtiği, meal yazarının kendi iddiasını şekillendirir. oradaki konu iffet ve aile sahiplerinin dikkat etmesi gerekenler başlığındayken yapılan bir çeviride eşcinsellere hükmedilemez. bu konuya en zıt bir heteroseksüel için nedamete, pişmanlığa ve affa kapı açacak bir ifade, sadece adı eşcinsel diye, kimseye bir damga olarak kullanılamaz. "bu meal böyle diyor. bu meal, Kur'andır. buna iman et yoksa kafir olursun" denemez. aklı varsa o kendi o meale iman etsin ve hususi hayatına uygulayıp Rabbine anladığı gibi yakarsın. yoksa silah gibi kullanmak hele hele ağız dalaşı ve tartışma da kullanmanın hükmü, adeta, ders aldığı Amme cüz'ünü birtek şekerlemeye satan havâi bir çocuk gibi, elmas kıymetinde bulunan hasenâtını, hissini okşamak için ve hevâsını memnun etmek için ve hevesini tatmin etmek için, ehemmiyetsiz cam parçaları hükmündeki lezzetlere, enâniyetlere vesile edip, kârlı işlerde hasâret eder...



Kur'an bir define sandığı olarak açılmayı bekliyor. istifade edin. Kur'an bir şefkat denizi olarak size bakıyor. hiç kimsenin onunla dostluğunuzu bozmasına müsaade etmeyin.

7 yorum:

  1. ben şunu merak ediyorum..tamam meali kişi kendi düşüncesine göre yorumlayabilir..yani homofobikse eşcinsellik lanetlenmiştir der..ama lut kavminin helakı her mealde aynı değilmidir.. birde şu var yani kuran kitabı arapça yazılmış bir kitap yani arapçanın anlamı her ne ise çevirende öyle çevirmez mi..
    yüreğinize iyi bakın..

    YanıtlaSil
  2. islam eşcinsel olsun olmasın, insanların zihnini Kur'andan başka şeylere çevirenlere pirim vermez çünkü kendisi zaten çok caziptir. lakin bu asırda siyaset yalanlarına bulaşmış, ticaret faizine batmış, felsefelerle aklı karışmış birinin eşcinsellik hakkında itiraz etmesine hakkı yoktur. önce o kendi ayıbını düzeltsin...

    mealin en büyük problemi kuran ayetlerinin aynı hacmi kadar yere türkçe sözlük karşılığını koymaktır. karşılık olarak gelen kelimeyi neye göre seçiyoruz? genellikle konunun gidişinin kendi ruhunda uyandırdığı meyle göre yazılıp geçiliyor. çünkü hedef burada ilim veya akademik çalışma değil.(onlar tefsire girer). lut kavmi her mealde aynı değil.

    onu geçtik eşcinseller aleyhinde eşcinsellik sıfatını kötüleyen bir hadis olsa zaten o zaman eşcinselliğin islam içinde varlığından bahsedilmez. eğer Hz. Peygamberim uygun görseydi, erkeğin erkekle demez doğrudan eşcinsel derdi. o kelime kullanılmadığında yapılan ihtarlar eşcinselleri değil, eşcinsellerden de yararlanmaya çalışan hevesine düşkünleri bağlar. öle adamlar zaten toplum için tehlikedir, biz dahi onlardan şikayetçiyiz. her şey tamam, tam puan vermişsin, 1 ay sonra, a-ha öğrendin ki adam evli çocuğu var! nedir şimdi bu? o kadının ve çocuğun hukuku nedir? bizim derdimiz bize yeter, bir de üstüne başkasının sorumluluğu...

    "eşcinsellik lanetlenmiş ise o zaman pratik bi sonucu var. öyle ya Allahın sevmediğinin yeryüzünde ne işi var. islam geldi vurun kellelerini" demiş olsa, bugün emin olun 3 kıtada eşcinsel sinek bile olmazdı!

    halbuki doğru tarih eşcinsellerin tüm islam tarihinde gayet rahat yaşadıklarını arada yanlış uygulamaların geçici olup genelde hak ve hürriyet problemi olmadığını söylüyor.

    YanıtlaSil
  3. şöyle bir şeyde var ama İranda arkadaşlarımızı astılar ve o ülke sudiarabistan gibi şeriatla yönetiliyor..şeriatta Tanrının(onlara göre)koymuş olduğu kurallar değil mi..yani eşcinsellere karşı ılımlı olmuş olsaydı İslam dini, kurallarıyla iki eşcinseli öldürürmüydü..
    yada yanlış biliyorsam lütfen uyarın çünkü eski erkek arkadaşım söylemişti bunu bana, Ömer o zamanın eşcinsellerini yüksek yapılardan atıp öldürmüyor muydu..hz muhammed Ömer yüksek yerlerden atmayın üzerinde taş atıp öldürün dememişmiydi inanın ben böyle biliyorum..
    Lut kavmi hakkında şu ana kadar kaç yazı okuduysam hepsi aynı şeyi söylüyor..ama o kavimin helak olmasına karşın benim görüşümde sizinkiyle aynıydı zaten..yani oradaki insanlar hemcinsleriyle sadece zevk için birlikte oluyordu..hatta buna lut peygamberin karısıda dahil olmuştu..yani eşcinsellikle alakasının olmadığını düşünüyorum bende..birde şu düşünce var beynimde eşcinsellik bilim adamlarının koyduğu bir isim olabilir mi bize karşı bu yüzden kuran kitabında hz.muhammed eşcinsellik değilde erkek erkeğe demiş olamaz mı..ve merak ettiğim bir konu daha hani bazı kesim özellikle müslümanlar bizleri kınıyorlar ya..kendi seçimimiz olduğunu düşünüyorlar..tanrı eğer onun için günahsa neden beynimize bu duyguyu yerleştirdi..ve eğer çoğu müslüman (aşırı müslüman )insanın okuduğu kuran kitabında insanları bu yöne çeken bir şey olmadığı halde o insanlar neden bize yaratık gözüyle bakar oldu..buna diğer dinlerde dahil,hatta diğer kesimlerde dinsiz şaman v.s.yani homofobik insanların gözünde neden böyle ilan edildik..ayrıca ters ilişki olarak bilinen ve yadırganan bizim cinsel birleşim olayımız kuranda neden günah diye geçiyor..(bu son bilgiyi sadece duymuştum araştırmadım..)çok soru sordum kusuruma bakmayın ama merak ettiğim şeylerdi bunlar..yüreğinize iyi bakın..

    YanıtlaSil
  4. "..buna diğer dinlerde dahil,hatta diğer kesimlerde dinsiz şaman v.s.yani homofobik insanların gözünde neden böyle ilan edildik.." sizin de gözlemlediğiniz gibi asıl problemimiz homofobidir. eline ne geçerse içinden yükselen kabul çığlıklarını susturmak için kullanmasıdır. din para şöhret hatta sizin de belirttiğiniz gibi kaynağı olmayan tarihten geldiği söylenen kıssalar homofobiye alet edilmektedir. "kim benden yalan yere bir şey naklederse cehennemde yerini hazırlasın" hadis-i sahihi bizim gibi inanan vicdan sahiplerini bağlar, karşı tarafın ölçüsü olmadığı için herşeyi kullanmaktadır. en azından bu asra kadar böle geldi. yalnız son dönemde artık global dünyada evrensel bilgi ortak müşterek hale gelip aydınlattığı için tüm içine saklandıkları duman dağıldı. Hz. Ömer'in dam meselesine çok güldüm. kendisini böyle fevri harekketten tenzih ederim. bir devlet başkanı olarak hem kudema hem ulama gibi iki meclisten alınmış karar olmadan hayatı geçmeyen, "adalet çağı" olarak anılan yönetimini hala insanlığa bir adalet uygulama tezi olarak kahire, londra ve barcelona da sunulan bir zatı biz kötülersek yine biz ondan yararlanmamış oluruz.

    araştırırken özellikle Hz. Alinin sert ifadelerini de bulabilirsiniz. İslamın mayası olmuş o zat'ın eşcinselliğin sokağa dökülmesine karşı duruşu size abartılı gelebilir. lakin onun "namazda ayak başparmağım kabe'den başka yere dönse onu çiviyle çakarım" gibi ifadeleri yada ok saplanan bedeninden okun ancak namaza durduğunda çıkarılması gibi takvaya karşı muazzam salabeti ile birlikte bakıldığında reyinin sebebini anlarsınız. yine de o meclisler sürgün ile şehirden çıkarılmasına karar almışlar. öyleyse genel hukukun işleyişinde toplum hayatına çok değer veren Kur'anı iyi anlamak ve bizden ne bekldiğine dikkat etmek lazım.

    YanıtlaSil
  5. çok teşekkür eerim..ben blogumda bugün bu konuya yer verdim sizin bana verdiğiniz cevaplarıda yazdım..müslüman değilim..ama şunu öğrenmek istemiştim "islam özellikle eşcinsellik konusunda bu kadar sert ve despot bir din olabilir mi"
    ve cevabımı da aldım..
    yüreğinizle kalın..

    YanıtlaSil
  6. eflatoon sana samimi duygularından dolayı teşekkürler hayatında defalarca intihar girişimi olan bana caddeyi kübrayı gösterdiğin için ALLAHA HAMDOLSUNKİ SENİNLE TANIŞTIRDIĞI İÇİN

    YanıtlaSil
  7. Yıllardır içinden kendimce çıktığım fakat çoğunluğa göre çıkamadığım bu açmaz için dua ettim, üm kalbimle dua ettim. Allah'ım bana bir yol göster, ertesi gün bu blogla karşılaştım. Uzun zamandır RAbbime olan küskünlüğüm birden yüreğimde feraha ve barışa döndü. Yani ben algısı düşük insanların (yahut homofobiklerin) tanımladığı ilaha sırtımı dönmüştüm. Başım önümdeydi fakat içten içe yine ona sarıldığımda başımı yerden kaldırdı ve O'nu gördüm, bu kez tüm insanları algılarıyla arkama alarak...

    YanıtlaSil