2 Şubat 2010 Salı

Hürriyet


hürriyet en tatlı bir nimettir. evet başlığı ne olursa olsun hürriyet kelimesi o konu içine girdiğinde, düzgünlüğü değerli kılar, çünkü diğer şıklara rağmen gayret vardır. eserleri kıymetli yapar, çünkü sınırlanmamış bir ifadeden doğmuşlardır. hava gibi su gibi, insana medet verir ve ondan yararlanmak, onun atmosferinde bulunmak insanı onurlandırır. bu kadar büyük bir kıymet tüm insanlık tarihi ve tüm kıtalar nazara alınıp bakıldığında şu anda, bizde eğer varsa bu ancak büyük bir nimettir hem çok ağır bir yüktür. eğer hürriyete yakınsak bu çok büyük bir ümittir. eğer içindeki durumumuza bakıp hürriyeti niyet ediyorsak bu çok büyük bir hedeftir.

İslam, hürriyeti tarif ederken bir başıboşluğu ve kuralsızlığı değil, asayişi, imtiyazların kaldırılmasını, hukuki denkliği, toplumsal düzenin şartı saymaktadır. Hürriyet anlayışında tüm kimliklerin şuursuzca desteklenmesini değil, yada tersine, ezilmesini değil, asayi ve toplumsal huzur ortamı ile açılıp gelişmesini arzu eder.

eşcinsellik hürriyeti tarif ederken, cinsel devrimin köşe taşlarını belirlerken, tüm cinsel kimliklerin birbirine saygısını, toleransını şart sayar. asayişin kalktığı, tek sesli hale gelen, imtiyazlı kesimlerin baskın olduğu ülkelerde en ziyade sıkıntı çeken cinsel kimlik eşcinselliktir. cinsel kimliklerin özgür olmadığı yerlerde her nasılsa eşcinseller bir şekilde sistemin içinde bir yerlere servis edilmektedir. öyleyse imtiyazın kalkması eşcinsel kimlik için hürriyetin başlangıcıdır.

ister dini ister cinsel kimlik ile hürriyet arzu edilsin, temel olan insaf ile muamele etmektir. yani sırf taraftarlığı için hürriyetinden bile vazgeçebilen haksızdır. kendi hevesi için vatanının felaketini arzu eder. feda edebileceği hürriyet yalnızca kendisinin ki olabilir. başkasının hürriyetinden vazgeçmesini talep edemez.

öyleyse hareket tarzı iyi hedeflenmiş, hissi hareket etmeyen, tavrı ile model olan dini ve cinsel kimliklere toplumun ihtiyacı vardır. bu modellerin olmayışı yüzünden insanlar islam kimliğini taşıyan bir insanı dünyevi hatta siyasi hedef için öyle görünüyor ve bununla hedefine yürüyor ithamında bulunurlar. halbuki hak kelamı uğrunda yüzyirmi dört bin peygamber hayatlarını harcamış, yüz yirmi dört milyon evliya kalplerindeki coşkuda dünya iştahı olmadığını hayatları ile göstermiş, bir milyarı aşkın asfiya uhrevi bir yolun içinde dünyevi gayelerin olmadığını ifade etmişlerdir. tüm bu büyük tarihten cahil olarak sathi bir şekilde bakıldığında islamiyet ile baskıyı bir arada düşünebilmek büyük bir yanlıştır.

eşcinselliğin rol model ihtiyacı da aynı şiddettedir. çünkü eşcinsel kimliğe sahip olmak sonradan kazanılan bir durum değildir. sonradan farkedilen bir durum olmadığı gibi artık görmezden gelmek imkansızlaşmış bir durumdur. birey içindeki yara ve utanç kabul ettiği, toplumdan farklı bu kimliğini artık gizleyemeyeceğini yada gizlemek istemediğini düşünür. artık dolaptan çıkmak vaktidir. zaten kalpteki her yetenek, göze görünmek ve hayata tutunmak ister. eşcinsellik de büyük bir ikram tüm diğer yeteneklerimiz gibi olarak içeride gelişip artık kişilik içinde hayata karışmak ister. hatta bir kimlik olarak karakterde yerini almak diler. işte bu noktada benzerlerinin tarzlarını arar. tecrübesiz ve toyca kendini ifade etmeye çalışır. anneler bu farkı evlatlarında hep bilirler. birey bu noktada yardıma ve ilgiye muhtaçtır. karşısında eğer onu "kezban" ve tecrübesiz olarak niteleyen ve cinsel kimlikten cinsel aktiviteyi algılayan bir örneği görürse, yanlış yönlenir. eğer karşısında 0nu "günahkar" ve temizlenmesi gereken bir kir algılayan bir örneği görürse yine yanlış yönlenir. geride sadece sıkıntılı bir hayat, çekilmiş acılardan sonra yine mecrasını bulmuş kayıp bir hayat kalır. gariptir ki, bugün yurdumda gözünü açan her eşcinsel kimlik sahibi insanın gözüne bu iki aşırı ve başarısız uç sokulmaktadır.

birbirine muhalif felsefeler, görüşler, dünyadaki çok şeyi berbat ettikleri gibi kendi azlıklarına ve ne kadar sıra dışı olduklarına bakmadan büyük bir coşku ile tarzlarını tüm topluma yaymaya çalışıyorlar. bir tarafta eşcinsel klüplerine, diğer uçta ise eşcinsel terapi merkezlerine çağırıyorlar. ne skor tutup sefanın dibini görenlerin, ne de şok tedavisiyle, psikolojik destekle yada muskalardan sonra arındığını düşünenlerin yüzlerinde ve hayatlarında bir huzur görünmüyor. hele evlensin de bakalam diyen ebeveynler kadar, "annemi çok seviyorum evlenmediğim için mutsuz onun için evleneceğim sanırım" diyen yönünü kaybetmiş eşcinseller de gerçeğe giden yolda sis tabakası oluşturuyor.

sonra hepsi bir dost toplantısında bir araya geliyor, hatıralarını yara berelerini, boşa geçirdikleri zamanları paylaşıp hayıflanıyorlar. biraz ömrü olan her eşcinselin artık görmekten sıkıldığı bu sahneler yerini artık çok daha ayakları yere basan, hayat beklentisini belirlemiş örneklere bırakmalı. düşüp kalkmadan çamura bulanmadan, gerçeğin yolunda kendini tanımak ve hayat önceliklerini sıralamak, bencilce ve yapmacık tavırlardan uzak, samimi olabilmek gibi tüm erdemleri kazanmak gerekiyor. işte tüm bunları bir araya toplayan ve insanı tanıyan, onu yaratıp bu dünyada en güzel bir hayat için onu yollayan Birisinin hitabını dinlemek gerekiyor. nasıl saat zamanı göstermek için ise, bedenimizi içindeki yetenekleri ihmal etmeden susturmadan ama perişan da etmeden, ayaklar altına düşürmeden, kıymeti ile kullanmak gerekiyor. iddialı ve saldırgan değil, kendini sorgulayan, ihtiyaçlarının karşısındaki fakirliğinin bilinci ile Allahtan yardım dileyen tarzda olamak gerekiyor. evet dünyanın öbür ucundan gelen rızkı ağzımızdan geçtikten sonra bedenimizde doğru yerlere yerleştiren kim ise, kalbimizdeki binler yeteneğin her birini adeta çekirdeğinden çıkarıp bir sümbül bahçesine çevirecek de Odur. bunu yapan onu da yapar. hem dünyada doygunluk hem ahiret yolunda destek olacak sevdikler, yoldaşlar ve arkadaşları verir. dileyelim ki, versin. eğer istemeseydi, "dilemek" vermezdi.

evet biz duamızda istiyoruz ve diliyoruz ve gayretimizle hayatımızda gösteriyoruz ki, hürriyet denilen o cazibe, iffet ve edep zinetleriyle süslü olarak onur tahtında otursun.

4 yorum:

  1. muhteşem bir yorum..yerinde,akılcı ve doğrusal bir ifade.ne diyebilirim?her yazınız şevkimi ve ümidimi kamçılıyor,Allah razı olsun.Yaratıcının mükemmel bir tablosuyuz yaratılış olarak ve tekamül yolunda aşk burağıyla yükselebilmek duasıyla....gerçekten insanı insan yapan evrensel akıla uygun olan düşünce doğruluğudur.yine şevkli yazılarınızı sabırsızlıkla bekliyoruz eflatoon..sevgiyle ve düşünceyle kalın...ve şunu da belirtmek isterim ki;bu blogunuza rastlamakla en azından rahat bir nefes alma huzuruna erdim...kalben teşekkürler...bu benim için gerçekten çok önemli bir aşama...bizi aşktan Yaratan,bizi bizden tarifsiz derecede seviyor.senin tarafından sevilmek ne güzel Rabbim...

    YanıtlaSil
  2. teşekkür ederim... aynen ben de dediklerine katılıyorum...

    YanıtlaSil
  3. yazılarınızın devamını bekliyorum

    YanıtlaSil
  4. "..evet dünyanın öbür ucundan gelen rızkı ağzımızdan geçtikten sonra bedenimizde doğru yerlere yerleştiren kim ise, kalbimizdeki binler yeteneğin her birini adeta çekirdeğinden çıkarıp bir sümbül bahçesine çevirecek de Odur. bunu yapan onu da yapar. hem dünyada doygunluk hem ahiret yolunda destek olacak sevdikler, yoldaşlar ve arkadaşları verir. dileyelim ki, versin. eğer istemeseydi, "dilemek" vermezdi."

    İşte budur !..

    Tüm dualara Amin kardeşim:)

    YanıtlaSil